"Ben asla dizi izlemem. Hep belgesel! " diyenlerden misiniz, yoksa tam bir dizikolik misiniz? Çekoslavakyalılaştırabildiklerimizden misiniz, yoksa değil misiniz? Tamam zor sözcük, kabul ediyorum. Ama ben bu sözcüğü kolayca söyleyebilenlerden ve nadir de olsa, seveceğim bir dizi bulursam izleyenlerdenim.😉 Bunlardan bir tanesi de, Show TV'de ekrana gelen Ay Yapım imzalı "Çukur" adlı dizi oldu. Aslında başlarda kendimi sorguluyordum. "Silahlı, mafya mufyalı bir dizi dikkatimi bile çekmezdi. Niye hala seyrediyorum?" diye. İlk bölümünde, televizyon kanalı tesadüfen açık olduğu için göz ucuyla bakıp, bir yandan da blog okuyordum. Sonra daha bir dikkatimi çekti. Rock müzik yapan yakışıklı ve iyi bir adamla, genç güzel bir kadının sevimli aşk hikayesi hoşuma gitmeye başladı; bıraktım elimden bilgisayarı. O sırada genç adam, bir dönem Erkin Koray'a ait olan gitarını satıp, müstakbel eşinin hayalini gerçekleştiriyordu. Paris'te evlenme teklifi! Biz kadınlar severiz sürprizleri ne de olsa ;) Ama, benim bu diziyi sevmemdeki sebep farklıydı yine de.
Dizinin Müzikleri Müthiş 🎵👌
Saçma sapan duygu sömürüsüyle insanları ekrana bağlayan, ağlak, abudik gubidik dizilerden sonra, şöyle kaliteli, konusu farklı bir şeyler izlemek keyifli olacak neyse ki derken; dizi başka yöne ilerledi. Anlatmaya gerek yok, bu yazıyı okuyanlar zaten dizi hakkında fikir sahibi olanlardır diye düşünüyorum. Öncelikle bir izleyici olarak; ara sıra serzenişte bulunduğum, kurguda eksik bulduğum taraflar yok değil açıkçası. Ama dizi müzikleri bence müthiş! Kimler ve neler yok ki! Cem Karaca, Erkin Koray, Musa Eroğlu, Neşet Ertaş gibi efsanelerin yanı sıra, Ceylan Ertem'den Cem Adriyan'a, Fazıl Say'dan Toygar Işıklı'ya kadar bir çok sanatçıya da ev sahipliği yaptı dizi. Eypio'nun dizi için özel hazırladığı; 'Gömün Beni Çukura' ve Gazapizm'in 'Heyecanı Yok' adlı parçaları da müzik listelerinde zirveye oynuyor. Vartolu karakteriyle özdeşleşen, Musa Eroğlu'nun eşsiz yorumu ve bestesi, Abdürrahim Karakoç'un ise unutulmaz sözleriyle 'Mihriban' türküsünün yeniden dillere dolanması da dizi müziklerinin ne kadar seçici ve yerinde olduğunun kanıtı gibi. Tüm sanat dalları arasında, insanları aynı duyguda en kolay birleştireni müzik bence. Sanatın büyüsüne inanan biri olarak, diğer türlere haksızlık etmek istemem asla. Yine de, müziğin duygular üzerinde yüksek tesir etkisi yarattığı görüşündeyim.
Çukur Duvar Yazıları ve Çukur Dövmesi 💒 < ··· >;
Müzikleriyle izleyiciyi kendine daha bir bağlayan dizide, kullanılan duvar yazıları da fark yarattı. "Sıkıntı yoksa, sıkıntı var demektir." dillere en çok dolanan duvar yazılarından biri oldu örneğin. Her bölümde, duruma uygun duvar yazıları tam bir tamamlayıcı unsur oluşturuyor kanımca. Tabii ki sadece o haftaki bölümle sınırlı kalmayıp, sosyal sorumluluğu da elden bırakmadı Çukur. "Otizmin farkındayız. Onların yanındayız." duvar yazısında olduğu gibi.
Vee, tabii ki dizide en çok gündeme taşınan özelliklerden biri de; Çukur'un simgesi olan dövme. Aynı dövmeden, mahallede yaşayan bir çok kişide bulunuyor ve Çukur'dan olanların birbirlerini tanımasalar da birbirlerini bilmelerini sağlıyor. Artık tişörtlerde de yerini alan, hatta bu yaz bir çok kişinin vücudunda göreceğimizi düşündüğüm bu dövme, bence yaza da damgasını vuracak. Hatta kalıcısını yaptırma cesaretini gösterenlerin de olacağını düşünüyorum ben. Her şeyin fanatikliğinin zarar getireceği gibi, bir anlık hevesle, kalıcı bir imzayı bedenlerinde taşımadan önce, bir kez daha düşünmelerini öneririm yine de.😉
Dizinin Negatif Tesiri Var mı?❌
Seviyoruz, bir çok açıdan medhediyoruz ama, yazının başlarında demiştim ya mafya falan diye, umarım ilerleyen bölümlerde daha bir üstüne düşülür bu olumsuzlukların. Yani, sonuçta iyilik, mertlik esasında yaşayan bir aileden yola çıkıyor dizinin konusu. Gelgelelim bu mert aile, silah satarak mahalleliyi koruyor ya da destek oluyor. 'Ee, bu ne perhiz, ne lahana turşusu şimdi' denmez mi? Denir elbet. Tamam uyuşturucuya kesinlikle karşı Koçavalılar, ama silah ticareti falan hiç olmadı işte. İzleyici kitlesinin, daha çok genç kesimden oluştuğu düşünülürse, bir özenti oluşabilir. Malum, gençlik çağı, tam kanın kaynadığı, kendini bir yerlere dahil hissetme isteğinin tavan yaptığı bir dönem. Kavgacılığın delikanlılık, gücün bilek gücü, parası olanın kral sanıldığı günümüz penceresinden de bakacak olursak, bence dizinin negatif tesir yaratma olasılığı da var. Hala, bir umutla bekliyorum; silah, kavga dövüş vs.nin, vahim sonuçlardan başka bir şey getirmeyeceğinin de vurgulanacağı bölümü. Çukur'da doğsan da, başka bir hayatın mümkün olduğunu, ekranda da bir an önce görmek istiyorum artık!
'Ağır Roman' ya da 'Baba' Filminden mi Esinlenildi? 👀
Senaryonun çıkış noktasına dair kesin bilgi bulunmasa da, medyada benim gibi düşünenlerin sayısı az değil. 'Baba'yı izleyenler, özellikle dizideki karakterlerin birebir karşılığını bulacaklardır. Ama bir 'Ağır Roman' hayranı olarak ben, iskeletin 'Baba'dan, ruhun 'Ağır Roman'dan esinlenildiği görüşündeyim. 2. Bölümden itibaren doğallığı ve kötülüğünün altında başka bir şey sezinlediğim, en severek izlediğim karakter; Vartolu Saadettin'in asıl isminin Salih olması mesela... Ağır Roman'daki baş rol karakter, bıçkın delikanlının ismi de Salih'ti. 'Kolera' adlı sokakta, yaşamın kıyısında, kendi algılarınca var olmayı başaran bir grup insanın hikayesiydi anlatılan. Tıpkı Çukur'daki gibi. Sonuç itibariyle bu iki kült film de, Çukur da, hayatın basitliği ile insanların acımasızlıkları arasında savrulan yaşamlardan kesitler sunuyor izleyiciye. Varsın esinlensin, önemli olan güzel bir şey ortaya çıkmış olması.😉 Ve yine dizideki bir duvar yazısında dediği gibi; "Küçük kalbimize sığdırdığımız büyük çukurlarımız var bizim." Belki de ondan sevdik bu kadar Çukurdakileri, kim bilir?
Gelelim Çukur'daki Diyalektiğe 😈😇
Vartolu'dan bahsettik ya az önce, işte kötünün içindeki iyiliğe dair en göze çarpan, belirgin örnek; Salih. Hiç bir insanın aslında kötü doğmadığı/olmadığının kanıtı gibi. Uzun yıllar boyu "safsın sen" yaftalanmalarıma rağmen, bir yanım haklı bulsa da söyleyenleri, bir yanım hala inanmaya devam etti kötülerin de içinde iyilik olduğuna. Biliyorum ki, hiç bir bebek kötü olarak gelmez bu dünyaya. Aile, çevre, yaşam şartları yoğurur minik ve masum hamuru. Yine de insana verilen en özel hediye belirler karakteri; seçme hakkı. Peki ya, seçeneklerin azlığındaki seçeneksizlikleri çocukluk travmaları yaratan, sürekli ezilen, aşağılanan, bedensel ve ruhsal olarak yağmalanan masum çocukların karakteri ne yönde oluşur sizce? Empati yapmadaki farkındalığın, dönüm noktası olsa gerek bu konu. Bazen deriz ya, 'her şey üst üste geliyor' diye. Yetişkin olarak bile; 'Yoruldum artık baş edemiyorum' derken, ya da 'Neden benim başıma geldi bu?' diye sorgularken bulmadınız mı hiç kendinizi? Peki korunmaya muhtaç olan bir çocuğun, hayatla mücadelesi ve iyi bir insan olma yolunda kendine seçenek yaratabilmesi, ne kadar mümkün?..
Tabi ki herkesin algıda seçiciliği farklıdır. Her severek yaptığımız eylemde bulduğumuz tat da farklı olacaktır. Yaşam dediğimiz armağan, hepimize farklı deneyimlerle, başka başka şeyler öğretmeye devam ediyor. Müziğiyle içine alabilmesi, konusu, senaryosu, yönetmeni, başarılı oyuncuları, kurgusuyla, birbirinin farklı versiyonu olan piyasa dizilerinin önüne geçebilmesindeki başarısı da ortada. Ama bu dizide benim kendi adıma öğrendiğim; kimsenin Öz'ünün kötü olmadığı. Yolda karşılaştıklarımız bizleri kötüye sürüklese de, tüm kötülüklerin altında yatan tek bir sebep var; SEVGİSİZLİK. Ve hepimizin zaman zaman düştüğümüz kendi Çukurumuzdan çıkabilmemizin de tek bir yolu var; SEVGİ. Kazı kazan kartı gibi, kötülüklerin kazınıp, altındaki 'İnsan'ın ortaya çıkacağına dair kocaman umutlar, ve kocaman sevgilerimle iyi seyirler hepimize. 💖
Aytülpedia ;)
Senaryosunu Gökhan Horzum'un yazdığı, yönetmenliğini Sinan Öztürk'ün üstlendiği dizide son dönemin gözde oyuncularından Aras Bulut İynemli, Dilan Çiçek Deniz, Erkan Kolçak Köstendil, Öner Erkan, Rıza Kocaoğlu, Nebil Sayın, Kubilay Aka ile usta oyuncular Ercan Kesal ve Perihan Savaş buluşuyor.
23. Altın Objektif ödül töreni - "Yılın Dizisi" ödülü / Çukur |
Çukur'daki Diyalektik < ··· >
Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com
on
Pazartesi, Mayıs 28, 2018
Rating:
çok iyi bir dizi analizi olmuş Aytülcüğüm
YanıtlaSilben d ebaşlarda çok sevmiş ve izlemeye başlamıştım
bir ara verdim çok mafya olmaya başladığında
dün şöyle bir baktım ki senanın kafa gitmiş :)
bu ortama dayanmak kolay değil tabi
sevgi ve selamlar sana
Doğru söylemişsin Fatmacım, bu ortama dayanmak kolay değil :)) Mafya, töre... acılı hikayeler hep prim yapıyor maalesef. Bu anlamda, kendi türünde iyi bir dizi. Tabii izlerken odak noktası insan duyguları baz alındığında ;) Sevgilerimle canim...
Silbu sezon kaçırdım bu diziyi yaz tatilinde eşimle izleyelim istiyoruz geçen sezon "İçerde" yi aynı heyecan ile izlemiştik oda çok iyiydi bana göre....
YanıtlaSilBen de kendimce içinde farklı şeyler buldum izleyince. Sevdiğiniz bi tarzsa izleyin derim ;)
SilGüzel bir dizi, güzel de analiz etmişsin. Emeğine sağlık. Dediğin gibi nereden esinlendi bilinmez lakin adamlar güzel bir iş çıkartmışlar ortaya kendini bir şekilde izlettiriyor.
YanıtlaSilÇok teşekkürler :) Tam da öyle; bir şekilde izlettiriyor. Çiğdem hesabı, başlayınca bırakamıyorsun :))
SilBen hala direniyorum bu diziyi izlememekte.
YanıtlaSilYok öyle dizi izlemem ben saplantısında değilim ama ne biliyim bir türlü kesiştiremedik yollarımızı.
Yaani büyük kayıp değil açıkçası kaçırmış olman :) Ama diğer bir çoğuna göre sevdim ben. Belki denk gelir başlarsın canim ;)
SilYaşam tarzıma uygun olduğundan belgeselleri tercih ederim. Diziler insanların zamanını esir alıyor gibi gelir bana. TV'deki dizilere bu nedenle bağlı kalamıyorum. Zamanım varsa ve dizi gerçekten çok güzelse internette yayınlananları tercih ediyorum:)
YanıtlaSilSeni ne mutlu ediyorsa, ne keyif veriyorsa onu yapmalı insan. Diziler de aynı şekilde tabii. Ya da diğer görsel yayınlar. Her güne bir dizi koyup zamanının büyük çoğunluğunu TV karşısında geçirmek bence de anlamsız. Ama evden çıkamayan yaşlı insanlara arkadaş oluyor televizyon ve diziler o ayrı tabii. Teşekkürler yorum için :)
SilTabii ki dizi izliyorum. :) Gayet güzel diziler de var ekranda. :)
YanıtlaSilYa da internette vs. :)
Ben de blog'da yazdım hatta son iki yazıdır dizi yazıyorum.
beklerim sevgiler..:)
İnternet dizileri revaçta son zamanlarda. Keyif veren hangisiyse, odur diyorum ve hemen geliyorum :)) Sevgiler...
Silİzliyorum.cok begeniyorum tu kaka demeden once resmin butunu yerine ayrintilarina bakmali
YanıtlaSilEline saglik canim yazin blogunun adiyla özdeşleşmiş sen diziye dizi hayata ayna tutuyor.
😘💖
İşteee tam bir Hatice yorumu :) Ne güzelsin seenn :)
SilAynadaki en güzel yansımalarımdansın canim Haticem, teşekkürler.
Oğlum ve eşim müptelası ama ben izlemedim. Zaten pek tv izlediğimde söylenemez. Kitaplardan kafamı kaldıramıyorum :)
YanıtlaSilNe güzel kitaplardan kafayı kaldıramamak :) Arada bir tv de iyi geliyor yine de :)
SilÇok iyi bir dizi analizi olmuş:)Ben diziyi seyredemiyorum çünkü 10 yaşındaki oğlum silahlı sahnelerden çok etkileniyor.O sebeple pek bakamadım.Ama konu ve karakterleri biliyorum.Cevremde de çok seyreden var bu diziyi,bazı karakterler çok sevildi sanırım 😊Sevgilerimle❤
YanıtlaSilÇok teşekkürler :) Ben de negatif tesirlere özellikle değindim çocuklar ve gençlerin algıları bizden farklı işliyor. O açıdan iyi yapmışsın. Kocaman sevgiler benden de :))
SilSeverek izlediğin bir dizi ..Çok güzel analiz etmişsin canım.
YanıtlaSilÇok teşekkürler canim sevindim beğenmene :)
SilHiç izlemedim arkadaşım Almanya'dan sırf dizi setini görmek için İstanbul'a geldi. Tabi o gün çekim yokmuş göremedik. Tavsiye etti ama hala izleyemedim ne yazık ki. Emeğine sağlık.
YanıtlaSilOoo :) O kadar sevmiş demek ki diziyi. Ne güzel onu mutlu edenin arkasından gelmesi :)
YanıtlaSilTeşekkürler, sevgiler, arkadaşına selamlar ;)
taam düzelmiş ama bugün birkaç başka blogta da oldu yaaa, yaşa ve anlat blogunda mesela, feminine templates diye bir sayfa açılıyor, acaba reklam alan bloglarla ilgili bir durum mu kii :)
YanıtlaSilBenim bloğumda reklam yok ama neden kaynaklandı bilemedim. Yine de teşekkürler uyardığın için Deepcimm :)
Sil😊 Bizim evde en sevilen ve ailecek yegane izlenen bir dizi "Çukur". Ama hep doğrumu yapıyoruz çocukların seyretmelerine izin vererek diye de tedirgin oluyorum içden-içe. Oğlan çocukları olunca mübtelası oldular. Dizi ile ilgili bütün düşüncelerime tercüman olmuş yazınız.Bakalım bir sonrakı sezonda nasıl irelleyecek hadiseler.
YanıtlaSilAynı fikirde olduğumuza çok sevindim. Endişende haklısın tabii ama senin çocukları sevgi dolu ve vicdanlı yetistirdiğine eminim. Bu da onları hem korur, hem de başka hayatları tanımış olurlar diye düşünüyorum😊
SilSezon finali güzeldi bakalım neler olacak☺
Türkce dizi izleme sansim yok ama netflix dizilerini ütü yaparken izliyorum 😊
YanıtlaSilDiziler genelde ütü yaparken bi yandan izlenebilecek kıvamda haklsın canim😊
SilBen de genelde yabancı dizileri tercih ediyorum. Çukur dizisini bir kaç arkadaşımdan duydum. Siz de çok güzel analiz etmişsiniz. Elinize sağlık:)
YanıtlaSilİyi ve kötü yönleriyle diyalektik bir değerlendirme olsun istedim ;) Çok sevindim beğendiğinize, çok teşekkür ederim.
SilYeni açtığım kişisel bloğuma desteğinizi ve önerinizi bekliyorum! Sevgiler.B
YanıtlaSilwww.benirva.blogspot.com.tr
Hoş geldiniz blog dünyasına, bol şanslar :) Uğrayacağım tabii.
Sil