Kız Kardeşler

https://aynahikayesi.blogspot.com/2021/10/kz-kardesler.html


Çok uzun zamandır blogda yazı yayımlamamıştım. Her ne kadar taslaklar, yarım yazılar veya birkaç cümlelik sayfalarla dolu olsa da :)) Sevgili Hocam Ali Özenç Çağlar, bu halimi fark etmiş ve bloğum için bir yazı yazmış sağ olsun. Geçtiğimiz yıla dek ben de hocamın bloğu olan Çağdaş Edebiyat Sayfası 'nda sinema yazıları yazıyordum. Kendisinin ve diğer yazarlarının yazıları için bloğuna göz atmanızı tavsiye ederim. Ve tabii ki biyografisini ziyaret ettiğinizde yazmış olduğu kitaplara da bir adım daha yaklaşmış olacaksınız ;) Ali Özenç Çağlar Hocamı ağırlamaktan onur duyarım. Buyursunlar;


Kız Kardeşler 

(Konuk Yazar / Ali Özenç Çağlar)


Ablalarıyla büyüyen erkek çocukların, diğerlerinden farklı yanları vardır. Bunu, benim gibi, çocukluklarını kız kardeşleriyle geçirenler sanırım çok iyi bilir. Hele ablalarınızla aranızda sekiz on yaş varsa, bu da sizin üzerinizde çok daha –bana göre- olumlu izler bırakır. Bunlardan öğrendiğiniz ilk şey inceliktir, şefkattir, anaçça yakınlarına kol germe, onları kucaklama, açıkçası merhamettir. Çünkü erkek kızlardan tam da bu noktada ayrılır. Buna bir de oğlanların yetiştirilme tarzını eklerseniz, erkekteki o masum incelik, zariflik giderek kaba saba bir yapıya dönüşür.

Örneğin:

-Erkek adam eğilmez.

-Erkek dik durur.

-Erkek öyle her şeye ağzını yayarak karı gibi gülmez.

-Erkek ciddi olur.

-Erkek çocuk yanında çakı taşır. -Tabi bu büyüdükçe sustalıya, tabancaya da dönüşür.-

Bu durum, giderek erkeğe başka bir kabuk giydirmeye dönüşür ve onu insafsızlığa, acımasızlığa, vicdansızlığa kadar iter; ne yazık ki o aile de bunun farkına varamaz. Çünkü bizim toplumda erkek adam, at binen, kılıç kuşanan, kavgada galip gelendir, yani yenilmezdir.

Tabi bütün bunlar, dün başlamış değil. Binlerce yıl önceleri Erkek Egemen Toplum’un temelleri bu yaklaşımlarla filiz vermiştir. Oysa Orta Asya’da olsun, Şamanizm dönemlerinde olsun, yer yer oluşan Anaerkil toplumlarda kadınlar hiç de erkeklerden aşağı kalmazlardı. At kullanırlar, cirit atarlar, savaşlarda da en ön saflarda yerlerini alırlardı. (Amazonlar) Yani öyle, “Elinin Hamuru İle Erkeğin İşine Karışma” biçimindeki saçma deyimler yoktu o dönemlerde. Bal gibi de ailenin reisliğini kadın başarıyla yürütebiliyordu. Bu süreçlerde erkek daha çok ailenin geçimi için avcılık yapar, toprak sürer, ekin biçerdi. Hoş, bunlar aynı zamanda ortaklaşa da yapılırdı ve erkek hiçbir zaman kadına karşı düşmanlık beslemeden sevgiyle bütünleşerek yaşarlardı. Benmerkezci, güç yarışı, vahşete yatkınlık yoktu o dönemlerde. Çünkü erkek ve kız çocuklarının yetiştirilmesi sırasında, toplum içinde kıza ayrı, erkeğe ayrı davranılmazdı. Her ikisi de birey olarak var olurlardı toplumda. Gelenek ve görenekler, eşitçi bir anlayışla benimsenir, Sevgi ve aşk, yaratılan güzellikler de aynı yaklaşım içinde kabul edilir ve çocukların eğitiminde yer alırdı.

Örneğin şimdiki gibi kimse oğluna: “Çıkar bakayım oğlum amcalara çükünü göster derken, adet dönemi başladığında kızlar köşe bucak kaçmazlardı. Anneler, ablalar onlarla gerektiği gibi ilgilenirler, bu cinsel farklılığın utanılacak bir durum olmadığını, doğada yaşayan tüm canlılar için de bunun böyle olduğunu onlara izah ederlerdi. Çünkü olması gereken buydu. Kimse erkek olduğu için yüceltilmez, hiçbir kız da hakir görülmez, salt bundan dolayı baskı altına alınmazdı. Ne var ki erkeklerin kurdukları bu egemenlik günden güne öylesine büyütüldü, abartıldı ki, artık kadınlar kendi cinsiyetlerinden utanır duruma getirildiler. Örneğin Anadolu’da analar kız doğurduklarında kocaları tarafından lanetlenmesin diye geceler boyu korku içinde yaşarken, erkek oğlu olan babalar da, kahvelerde, çevresinde adeta bayram yapardı. Oysa bilmezlerdi ki o oğlanı bir kadın doğurdu. Burada ilginç olan gelişen, büyüyen insan beyninin giderek içinin de ne yazık ki boşaldığı, ya da çıkarcı bir şekle büründüğüdür. Bu durum öyle bir noktaya getirildi ki, kendi yarattıkları Tanrı’yı bile kendilerine -erkeğe- benzettiler. Ortaya çıkan dinler de ne yazık ki aynı yolu izleyerek, Havva ile Adem’in cennetten atılmasını bile kadına yükleyerek onu şeytanlaştırmaya kadar işi vardırdılar. Bu gün hangi kitabı açarsanız açın, İncil, Tevrat, Zebur, Kuran, hepsinde de kadın ikinci plandadır ve her dört dinde de kadın lanetlenir.

İnsanlık adına bu durum utanç vericidir aslında. Bu gün ülkemizde had safhaya çıkan kadına şiddet olayları, içinde biraz vicdan, merhamet taşıyan her bireyin yüreğini sızlatırken, gelmiş geçmiş bütün iktidarlar bu duruma tamamen duyarsız kalmışlardır. Tabi toplum böyle yetiştirildiği için, farkında olmadan her anne kendi katilini yetiştirip sokağa salmakta olduğunun farkına bile varamamaktadır.

Burada üzerinde durulması gereken en önemli şey, çocuk yetiştirmeden yukarıda sıraladığım bu olguların kadınlar tarafından da bilince çıkarılmasıdır. Eğer bir anne yetiştirdiği oğlunu kız-kardeş sevgisiyle sarıp sarmalar, onun “kahraman” değil insan olması için çaba harcarsa, yarının erkeği de mutlaka oğullarını öyle yetiştirecek, toplumda oluşan yüksek insani değerleri evlatlarına vermekten geri durmayacaktır.

Özlenen erkek, kaba saba, kavgacı, vuran kıran değil, sevgi dolu, yüreğini tüm güzelliklere açan, karşısındakini de aynı sevgiyle kucaklayandır.

Süren şu lanet olası kadın kıyımı ancak o zaman son bulur. Önce erkek insan olmayı becerebilmelidir. Çünkü kadınsız bir dünya düşünülemez…


Ali Özenç Çağlar






Kız Kardeşler Kız Kardeşler Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com on Pazar, Ekim 31, 2021 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.