Gaia'nın Diriliş Umudu

https://aynahikayesi.blogspot.com.tr/2018/04/gaiann-dirilis-umudu.html



Bir kadın eteğindeki tohumları ekti toprağa. Dans ederken yıldızlar ay ışığında, denizler şarkısını söyleyerek eşlik etti sancısına. Ilık ılık esti rüzgar önceleri. Ay denize hükmetti, coştu dalgalar. Yükseldikçe yükseldi şarkının ritmi. Hepsi birden durulduğunda açtı gözlerini filiz, dünyaya. Gülümseyerek selamladı güneşi Toprak Ana, ellerini kaldırıp havaya...


Dünya üzerindeki her canlı başka bir anneden doğsa da, gözlerimizi açtığımız yer, aynı yeryüzünün toprağı. Aynı karanlıktan doğduk hepimiz günün aydınlığına. Duyguları en yoğunluğunda yaşadığımız zamanları düşündüm. Ama öyle gelgeç gülümsemeler, ya da gözlerimin yaşardığı anlar değil. Mutluluktan uçacağımı veya, acının ateşinden kavrulacağımı sandığım zamanları. 'Hayat şartları' diye diye yüklendiğimiz roller, ne çok aldı değil mi bizi bizden? Dünün acısı, yarının endişesiyle yaşar olduk. Korkmadan, endişelenmeden, hissettiğimiz gibi yaşayabildiğimiz zamanlar, ekseriya çocukluğumuzda kaldı. Gün içinde kaç kez ayrı düşüyor mimiklerimizle düşüncelerimiz kim bilir... Hep çocuk kalmak isteyişimiz de bundan değil mi? Çocuk ve masum... En fazla, oyuncak kavgası olur iki çocuk arasında. Biraz ağlar oyuncağı kaptıran. Etrafta uçuştuğu söylenen kuşu ararken son bulur kavga. Her şey anda, o an'da olur. Masumiyet galip gelir tüm hırslara.


Büyürken, masumiyeti unutmayı seçti insanlık, sonsuz evriminde...Bir kısmı direndi  onlara, izin vermedi bu cinayete. Siyahla beyazın kavgasında, beyazın ölümüne göz yummak olurdu bu. İki aşığın sevdasının katran yanıyla, bir perinin asasından yayılan ışığının parlaklığı arasında, aşka ermek için sürer bu kavga. Toprak Ana, karanlığın bağrından filizlendirmişken yeşili; volkanlar yaratır kendi kuyruğunu yiyen insanlık. Sarısından moruna, kırmızısına kadar tüm kollarıyla sarmalar toprağı ateş. Sicim gibi yağar ateşin üzerine yağmurla gelenler. Az gibi görünse de damlalar, birleşince ateşi küle döndürürler. Yalnız çamurları sıçrar yeryüzüne siyahın...



Biz büyüdük de ondan mı kirlendi dünya? Hangi filiz, heybetli bir ağaca dönüştüğünde zarar verir ki ormana... Toprak; annedir, vatandır, evladımın kokusu, dostumun huzuru, yarimin gözlerinden seyrettiklerimdir. Ruhunu siyahın katranına satanların yarattığı cehennemin arafında; şaşkın, beklemede insanlık. Bir kurtarıcı gelmeyecekken hem de!.. Kıymetli dudaklardan saçılan mermilerle canından caan'ı gidiyor anaların. Bebeklerin cildi isten görünmezken, kana bulanmış gözlerinin feri. Gülümsemelere gölge olmuş hüzün, çoktan beri. Tanrı bellemişler karanlığı insancıklar. Dünyaya geldiğinde kendilerinin birer filiz olduğunu çoktan unutmuş, ateşi güneşe yeğ tutmuş...



Oysa, bir anne nasıl ki ayırmaz birbirinden evlatlarını, toprak da anası halkların. Ve O, yani Gaia; tanrıçasıdır yaşamın. Ölümün gizeminde saklar sonsuzluğu. Umudun olduğu yerde, mucizeler çiçek açar. İşler ilmek ilmek dokumasını, yeniden doğurur bağrına bastıklarını. Tek tek uyanırken benliğimizin rüyasından, belki de yakındır baharı dünyanın. Bak; günebakanların döndüğü yer apaydınlık!..





NOT :  Akhisar Postası - Şiir Öykü/Edebiyat Sayfası 6. sayısında yayımlanmış olan yazımdır.
Gaia'nın Diriliş Umudu Gaia'nın Diriliş Umudu Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com on Perşembe, Nisan 05, 2018 Rating: 5

16 yorum:

  1. Aslında yaşam denilen sarmal bir defa çözülmeye başladığında hayat o denli kolaylaşıyor ki. Zoru seçen sonra da zorluklarla bizi mücadele ettiren aymazlığımız olsa gerek. Haklısın elbette, "umudun olduğu yerde, mucizeler çiçek açar". Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her zaman hayatlarımızı kolaylaştırıp güzelleştirecek seçimler yaparız umarım. O mucize çiçekleri tüm evrende açsın artık, kavga barışa yer açsın :) Benden de sevgiler Mukaddes...

      Sil
  2. insan hep çocuk kalsaydı o zaman ne güzel olurdu aslında..toprak ana temalı güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık..🙂 vidoyuda beğendim güzelmiş,elinize sağlık..🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Ertuğrul :)
      BU şarkıyı dinlerken oluştu kafamda bu yazı. O yüzden burada bulunsun istedim. Teşekkürler :)

      Sil
  3. Blogunuzu beğeniyle okudum vce izleyiciniz oldum Siz de benim bloguma gelir, yorum yapar ve izleyicim olursanız sevinirim. Dost selamlar.
    www.erhantigli.blogspot.com

    YanıtlaSil
  4. Sizin güzel diliniz ve betimlemelerinizle bezediğiniz yazılarınızı zevkle ve ilgiyle okuyorum. naçizane, bir kitap önermek geldi aklıma; yeni okuyorum da, ilginizi çekebileceğini ve sizin dağarcığınıza katkısı olacağını düşünerek. Belki okuduğunuz bir kitaptır ama 300 yıl kadar öncelerinden gelen sesler bunlar ve insanı, insanlığı, toplumu anlatıyor. Montaigne'nin "Denemeler" isimli kitabı.
    Hoşça kalın. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle tekrar okumak istediğim bir kitap Montaigne'in Denemeler kitabı. Ne iyi oldu hatırlattığınız. Başyapıtlardan biri ve harika bir klasik.
      Desteğiniz ve ilginiz çok mutlu ediyor beni. Hatta yakın hissettiğimden Halil Abi diyecek oluyorum ama, siz 'siz' derken diyemiyorum :)
      Çok teşekkürler.

      Sil
  5. Faydalı bir içerik olmuş, elinize sağlık.
    vaprenda.com

    YanıtlaSil
  6. Dünya hepimiz icin varken aslinda neyi paylasamiyoruz 😊

    YanıtlaSil
  7. "kendi kuyruğunu yiyen insanlık" ve "Ruhunu siyahın katranına satanların yarattığı cehennemin arafında; şaşkın, beklemede insanlık. Bir kurtarıcı gelmeyecekken hem de!.."ve "belki de yakındır baharı dünyanın. Bak; günebakanların döndüğü yer apaydınlık!.." Dileri(m)iz ki öyledir canım kızım.
    Ah... diyorum Aytül kızım. Ne kadar duygulandığımı anlatamam sana. Ruhuna, düşüncelerine, esinlerine sağlık yavrum. Dünyayı ne hâle soktular, vatanımızı ise, çamura buladılar. Hırs, doymazlık, aymazlık ve hainlik çamuruna... Bu yaşıma kadar vatanım için böyle yanmamış, Allah'a bu kadar yoğun dualar etmemiştim. Adeta şehit kanlarının üzerinde horon tepecekler. Üzgünüm, hem de çok üzgünüm :((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk gençlik yıllarımda ülkemizde daha önce yaşananları öğrendikçe, ne kadar sıradan bir zamanda doğmuşum, keşke dünyaya daha önce gelseydim diye düşünürdüm. Oysa şimdi görüyorum ki, aslında çok daha enteresan bir dönemine doğmuşuz dünyanın. Bir bahar havası var ama, ardından gelecek mevsimi bilemeden, umut ediyoruz sadece...
      Çok teşekkürler yorumun için Ece ablacım, sevgilerimle...

      Sil
  8. Gerçekten yalan söylemeyeceğim dilinizin sürükleyiciliği beni alıp götürdü. Bundan sonra heyecan ve zevkle takip edeceğim. İçimizdeki çocuğun dünyayı her zaman temiz kılması dileğiyle :)

    YanıtlaSil
  9. Çok memnun oldum, hoş geldiniz :) İçimizdeki çocuğa daha çok kulak vermemizi diliyorum ben de :)

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.