Bahar Ruhlu Doğa Ana



Mevsimlerden yaz.En rahat mevsimse, ilkbahar.Uyumlu.Bir o kadar da uyumsuz.Garantici görünümünün ardında, yaşam armağanının tüm güzellikleri de, hırçınlıkları da onda gizli.Sıcak da öldürebilir, soğuk da kimi zaman.Baharsa, ılık ve serin.Almak istediğin tüm tadları verir cömertçe.İklimin çok sıcak zamanlarında sadece; vazgeçilmez denizin, ferahlatmasını ve uçsuz bucaksızlığını severim.Eğer mevsim kışsa, en güzeli; çayın ya da kahvenle, pencereye yakın bir yerinde odanın, izlemektir dışarıyı ve dalmaktır öylece.

Bahar ruhlu bir Doğa Anayım.Hiçbir zaman kadınların kendilerini "Ben anayım" diyerek ifade edişlerinden hazzetmedim.Başka şekilde hiç kendi-ni sevmememiş de, kendinde sevilecek tek şeyi bulmuştur sanki.Acıma duygusunu hunharca harcamış, karşısındakilerin gözünde önce saygı yaratmış, hemen ardından övgülerle yücelmiştir artık o.Ana olma tadından mahrum kalmışların duygularına da; acının, eksik hissedişlerin kocaman boşluğunun ağırlığını vermiştir saygısızca.

Peki bunca laf söylemişliğe rağmen, niye kendini ifade edişinde "Anayım" sözcüğü de geçiyor be kadın ! diyenleriniz varsa da hemen karar vermesinler.Çünkü anne olunca, içindeki bir "ben"i daha doğuruyorsun.Çocuğun senden bir parça, genlerini taşıdığı için.Ama tamamlayan oluyor yeni "sen"i."Canından can kopmak" deyimini sıkça kullanırız.Ama hissederek söylemeyiz çoğu zaman.İki kopan bir araya gelince tamamlanır ancak.Can'ımızı hissetmeden deyiveririz.

Ve niye "Doğa Ana" derseniz de;İki sebep var.Hayallerin varlığına ve hissedilenin gerçekliğine olan inançtır ayakta tutan beni.Ama burdaki inanç sözcüğü dini anlamından uzak.Hayaller  ve gerçekler, doğa ve doğaüstü gibi.Bambaşka, ama bütün.Tıpkı Doğa gibi.Bu ilk sebepti.ikincisi de yine birinci sebebten dolayı. "Hakkımda" yayınıma göz atanlar ve tanıyanlar bilir ;) 


30 'umda tanıştım yeni "ben" le.Önceki kadar yürüyemiyordum artık karlı yollarda.Çocuklar kardan kıştan yetişkinler gibi korunamazdı çünkü.Önceki kadar iliklerine kadar sıcak, artık "ben"i yakardı.Gönlüm yanardı.Siyah bir tende, ışıldaması gereken can-ım gözlerin çaresiz hüzünlü bakışları gelirdi aklıma.Sıcak, kuraklık ve açlıktı çünkü.Böylece, bıraktım kışı-yazı.Bıraktım kendimi ılığa. Güvenle...Ama asla rehavetle değil.

Can'ındaki canın mutlu varlığının ön koşulu, Sen'in mutlu varlığın.Onun, dolayısıyla senin için de güç kaynağı yine sensin yani.Koşulsuz sevgiyle bezenmiş yarınlar doğurabilmenin tek koşuluysa, kendini ve zaten seninle aynı olan, bir olan tüm parçalarını sevmek koşulsuzca.Zıt bellediğin yanların da sensin.

Aynaya baktığında iki şey görürsün.Bir kendini, bir de arkanda olup biteni.Karşıyı görmek içinse lazım değildir ayna.Bir gözlerin, bir de aynada gördüklerin yeterli.Elimde aynam, aylı-güneşli ılık zamanlarda yürümek zamanı şimdi.


Armağanım olan yaşamımın, şimdiki ve gelecek zaman ekleri de, özdeki neşe ve huzurun ellerini, kaçacak gibi yaptıklarında dahi yakalasınlar umarım.Ve diğer neşeli-huzurlu ellerle tutuşsunlar elele.



Bahar Ruhlu Doğa Ana Bahar Ruhlu Doğa Ana Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com on Cumartesi, Temmuz 30, 2016 Rating: 5

14 yorum:

  1. Haklısın Aytül'cüğüm o kadar mantıklı izah etmişsin ki, anayım demek kolay, herkesi için söylemeyeyim yine de, istisnalar kaideyi bozmaz, anne olabilmek, bir canı bağırmadan, çağırmadan, incitmeden, kırmadan, aşağılamadan, hakaret etmeden, kendine güven kazandırarak - çünkü hepsi daha minicikken oluşuyor, 3 yaşında itilip kakılmışsa, Oxford'u bitirse 40 yaşında bile kendine güvenemiyor:(sevgiyle büyütmek kolay değil...ben bakıyorum da kediler bile biz insanlardan daha iyi anneler:) 5 taneye birden kızmadan, bağırıp, çağırmadan bakıyorlar:))
    kalemine sağlık..bu arada çok güzel bir yaş 30 yaş annelik için...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Sevgili Müjdecim dediğin gibi annelik; kendi yarattığın mucizeyi pamuklara sarıp ve bir o kadar da kendi ayaklarının üzerinde kalabilmesi için yalnız bırakmak arası.Meşakkatli ama bir o kadar da kalbini dopdolu yapan birşey işte...
      İsteyen her kadının anne olabilmesini tüm kalbimle diliyorum...

      Sil
  2. Ayna terapisi var bizde de.Gözlerinin içine aynada 5 dakika kadar bakıyorsunuz.Seansta çoğu kişinin bakamadığını ve ağladığını görmüştüm.Sanırım kendimizle hesaplaşmaktan kaçan bir yanımız var.Benim de aklıma bunlar :)

    YanıtlaSil
  3. Ayna terapisinden "Aynaya bakan mı sensin aynadan bakan mı?" yayınımda bahsetmiştim.Çok enteresan ve ürkütücü bir deneyim.Teşekkürler yorumunuz için ;)

    YanıtlaSil
  4. Bahar aylarını bende çok seviyorum. Ama ilk veya son diye ayırmadan. Aslında ikiside bir dönemin başlangıcı bence. Ben de pek sevmiyorum ben anayım lafını. Analığı sevmediğimden değil tabiki, sadece tek başına ana olmadığımdan. Aslında hem anayım hem herşeyim. Birde bazen çocuklarımızı pamuklara sararken sanırım fazla sıkı sarıyoruz ve koruyalım derken yaralanmalarına sebep oluyoruz. Çok güzel bir yazıydı. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler yorumunuz için.Her şeyin fazlası zarar, en iyisi orta karar ;)
      Bahar gibi ;)

      Sil
  5. Baharda doğmuşum, bahar ayları vazgeçilmezim... Anayım ve analık duygusundan mutluyum:) Ana olduğumda dünya bir başka oldu benim için... Garip ama öyle... Kalemine sağlık... Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evt, İster istemez hayatın da duyguların da başkalaşıyor.Çok teşekkürler, sevgiler...

      Sil
  6. Doğa Ana... İçerikle ne güzel bir uyum olmuş Aytül can ❤

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Eminecim.Başlık belirdi önce aklımda.Sonra açılım geldi ;)

      Sil
  7. ne güzel yazıyon sen yaaa :)

    YanıtlaSil
  8. Senden bunu duymak ne güzelll ;)) Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  9. Yaşam keyifli... :) :)

    Neyse, ben de beklerim Kafa'ya! Sevgiler! :)

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.