Virüs Gölgesinde İzole Yaşamlar ve Işık

https://aynahikayesi.blogspot.com/2020/03/virus-golgesinde-izole-yasamlar.html



“İnsanın var oluşunun biricik amacı, varlığın karanlığına bir ışık yakmaktır. Dünyanın öbür kutbuna yapılan bu keşif gezisi pek rağbet görmez; çünkü belirsizlikler ve tehlikelerle doludur.”
Carl Gustav Jung



İnsanlık, belki de kolektif duygularımız ve hissedişimiz açısından, en uç seviyeyi yaşıyor şu an. Bir bilim kurgu filminin ortasına düşmüş gibiyiz. Endişeli, ve bir o kadar da sadeleştiğimiz bu süreçte, virüs gölgesinde izole yaşamlar sürer olduk. Deprem, tsunami gibi büyük afetlerde, ya da bir tecavüz, bir kadın cinayeti gibi içimizi acıtan durumlarda, aynı duygularda birleşiyoruz. Ama yine de belli sınırlar içinde ve bir süreliğine gerçekleşiyor bu durum. Şu anda ise, malum virüsten dolayı ilk kez tüm insanlık korku, kaygı duygusunu aynı anda yaşıyor. Sanki Dünya Ana ve insanlık birleşerek en büyük sınavını veriyor şimdilerde. Bir kıyam, bir kalkışma hali var ortak bilincin. Bu bir dönüşüm zamanı. Gölgeler açığa çıktı, ışığı yeniden görebilmek için. Kaygı kadar sükunet hakim artık hayatlarımıza.  Her birimiz sade hayata geçer olduk. Hayatta kalmanın, kapitalizmin dayattığı yaşam biçiminden daha değerli olduğunu anladık. Dolaplar dolusu giysinin, arabanın veya uçağın hiç bir maddi değerin değeri yok. Hatta ne paranın, ne gücü elinde tutanların hükmü yok bu virüs karşısında. Karşımızdaki, içine girdiği hücrenin enerjisiyle çoğalabilen, canlı bile diyemeyeceğimiz bir organizma iken hem de. Hepimiz çıplak, çocuk benliğimize döndük yeniden.

Daha çok ilkel zamanlarımıza ait hayatta kalma dürtümüze geri döndük. Ne sıfatların, ne sahip olduklarımızın önemi yok. Güç sandığımız her şey yerle bir oldu. Virüsten korunma ve sağlıklı kalabilmek adına tüm çabamız. Sanki öfke ve acı duyduğumuz ne vardıysa bir virüse dönüşerek unuttuğumuz asıl gücümüzü hatırlatıyor bize şimdilerde. Maddenin, mana karşısındaki acizliğini anlatıyor. Gölge yanımız, bir virüs olup karşımıza dikilmiş gibi. Yeniden ışığa dönüşmemiz için, karanlıkla yıkanıyor adeta dünya. Bugüne dek fark edemediğimiz, aynalarda görüp ya başımızı çevirdiğimiz ya da, öfkeyle saldırdığımız yanlarımız vardır hani. Analitik Psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung'un gölge arketipinde bahsettiği yönümüzden bahsediyorum. İnsanın kendinde kabullenmekte zorlandığı karanlık yönünden yani.

"Aslında güçlü ve yaratıcı yanın tam olarak gölge yanındadır. Gölge yanını kabul ederek doğuştan bütün olan benliğini yeniden bütünlersin." 

Kızdığımız, öfkelendiğimiz, korktuğumuz, kaygılandığımız, kurban hissettiğimiz... bizi aşağı çeken ne kadar olumsuz duygu durumumuz varsa, sanki dünyadaki gölgeyi büyüttü. Hayatlarımıza kara bulut gibi çökmüş, kokuşmuş yanlarımız çıktı sanki içimizden. Virüs olup doğdu görünür ve görünmez benliğimizden. Evlerimize, içimize çekti hayat bizi. Beden mabedimizi hatırladık yeniden bir çoğumuz. Korktuklarımız başımıza gelir ya hep. Bu defa beklenmeyenle buluştu hayatlarımız. Hal böyleyken, şimdi yapmamız gerekene, yani içimize odaklanmalıyız. Dışımızda olan her şeyin, içimizde olan inançlarımız, düşünce ve tutumlarımızla aynı olduğunun farkına varıp, olmakta olana korkuyla değil, sevgi enerjisini yükselterek karşı koyabiliriz.

Başkalarında yargıladığımız tarafların kendimizde de olma ihtimali, bu yanlarımızla yüzleşmekten kaçınmaya sebep oluyor. Bütün dinler, öğretiler başkalarını yargılamayı bırakmamızı söylüyorken üstelik. Daha da önemlisi, insan olmanın ahlaki gereğiyken yargısız kalabilmek. Benlik, bebeklikte bir bütün iken, doğru-yanlış, güzel-çirkin gibi öğrenişlerle, şeyleri ayırmaya başlarız. Ergenlikle de, birey olma yolculuğu iç çatışmaları başlatıyor. Tüm bunların sebebi; gölge yanımızın doğup benliğin bölünmeye başlaması. Toplumda kabul görebilmek için bu gölge yanlarımızı bastırır oluyoruz büyüdükçe. Şimdi, yaşadığımız süreçten bahsederken niye bu kadar gölge yanımızdan konuştuk diyen varsa da,  yargıladıklarına bakmasını ve bu yüzleşmeden artık kaçmamaya cesaret etmesini istiyorum. Gölge yanımız da, yargılamalarımız da kabahat değil. Müdahale edemediğimiz, bir olan var. Çünkü, ne kadar gölgeni tanıyıp kabul edersen, güç o kadar sana geçer. Hayata bakışın ve özgüven seviyen belirler gücünü. Bize düşense, kabule geçip, bu oluşumun iyiliğe dönüşmesine katkı olabilmek.

Dünyanın belki de en enteresan döneminde yaşayan biz cesur ruhların bu virüsü yeneceğimize inanıyorum. Birbirimize mesafelere rağmen dokunabiliriz. İnsanlığın gelişimine yardımcı olabilmek adına hepimizin ceplerindekileri ortaya koyup paylaşma zamanı şimdi. Ortak bilincin olumlu enerjisini yükseltebilmek adına hepimize iş düşüyor. Bazı teknikleri bilen kişiler şifa çalışmalarıyla, müzisyenler online konserlerle harekete geçti bile. Her birimiz, kendi sorumluluğumuzu alarak atlatacağız bu dönemi.

Kendimde ve evrende olanla bütünlenebilmeye, katkı olarak sunabileceğim ne varsa paylaşmaya, iyileşmeye niyet ediyorum ben de🙏 Son olarak niyetin gücünü öğrendiğim Sevgili Meltem Güner'in bir videosunu bırakarak öz güvenimizin, öze güvenimizin artarak, ışığı büyütmesini diliyorum hepimiz için. Karanlık ve aydınlık iki zıtken, gölge ve ışık Bir'dir. Gölge, ışık kaynağına yaklaştıkça büyür ve birleşince de yok olur. Gölge yanlarımızı ışığa dönüştürebilmek için  bir fırsat olur, ve insanlık olarak iyiliğe doğarız umarım yeniden. Sevgi, sağlık ve huzurda kalmanızı diliyorum🙏💖 Gerisi hallolur nasılsa...

Var oluşa aşkla💙💙💙










Virüs Gölgesinde İzole Yaşamlar ve Işık Virüs Gölgesinde İzole Yaşamlar ve Işık Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com on Salı, Mart 17, 2020 Rating: 5

8 yorum:

  1. eveeeeet ışık lazıııım bizeeeee dünyayaaaaa :)

    YanıtlaSil
  2. Sonuçta bazen umutların tükendiği yerden de bir fidan doğabilir ve zamanla hiç beklenmedik bir şekilde harika meyveler veren bir ağaç durumuna gelebilir.
    İçerik gerçekten iyi bir içerik, emeğinize sağlık. ��

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Taşların, kayaların bile arasından çıkan papatyaları hatırlattınız yorumunuzla ;) Çok teşekkürler.

      Sil
  3. geçtiğimiz günlerde face de bir fotoğraf gördüm. İncir ağacı, tamamen kayalıklar arasın da üstelik terS biçim de köklenmiş büyümüŞ yapraklar dallar aşağı doğru o bunu yaptığına göre bize anlatıklarını iyi duymak lazım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğa yaşamın çaresini bir şekilde buluyor değil mi ;) Bizler de doğanın birer parçası olarak gören gözlerimiz çoğalsın inşallah. Görene, duyana tabii ki :)

      Sil
  4. Çok akıcı bir yazı ve çok güzel bir üslubunuz var. Bence de bu virüsün bize öğreteceği çok şey var ama ne kadar ders alırız onu bilemiyorum.
    Şöyle bir sorum var. Bazen karanlık yanlarımızı fark ediyoruz ama onu yenemiyoruz. Ne yapmak lazım acaba bir öneriniz var mı?

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Savaşmadan, fark ettiğin karanlık yanını kabul etmek gerekiyor. Bu bir kusur değil, hepimiz hem kendimize has, aynı zamanda benzer yanlar taşıyoruz. O yönümüzü kabul edip iyileştirmeye gayret etmek gerekiyor.
      Çok teşekkürler güzel ve içten yorumunuz için. Sevgiler...

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.