Hayallerinin Fısıltısını Duy


Resim: Bizsiziz Sayfası'ndan


"Hayallerimin fısıltısını duyup, onu hayatımın müziği haline dönüştürmek. Tek istediğim, bunun gibi bir şey."

Uykuda geçen vakti, hayatından çalınmış saatler gibi hissederken, uykunun daha renkli geldiği günlere geçildiği zamandı. Tüm sözcükler büyüsünü yitirmiş ve sıradanlaşmıştı. İzlediği filmlerde farklı oyuncular aynı hikayeyi anlatıyor, müzikler aynı ezginin ritminde yineleniyordu. Diğerinin aynı gülümseyen yüzler, aynı depresyonların umutsuzluğundaki ifadeler çevrelemişti hayatı. Her gün birbirinin aynı. Hep; aynı.

Oysa monotonluğun içinde, kendime gömülmelerimin dışında başka bir şey var. Biliyorum! Şimdiye dek defalarca, bir kitapta okuduğum cümlede, bir filmdeki karakterin repliğinde hissettiğim o duygunun, varlığını bildiğim gibi, biliyorum. Sezgimle bildiğim, söylenmemiş sözcükleri arıyorum şimdilerde. Daha önce hiç görmediğim Robin kuşunun sesinin tılsımını arıyorum uyku limanında. Pembe kırmızı göğsü, şafak güneşinin simgesi olan, parlak sarı gagası da güneş ışınlarının umutla yeryüzünü aydınlatmasını anlatan şafak kuşu Robin...  Fakat uyanıncaya değin her şey. Sonrası; aynı... Bu uyanış, maddeden manaya geçişteki ipte yürümeyi öğrenmek gibi. O güne kadar hep gerçekte olduğu gibi resmedilen resimleri bilen birinin, bir Picasso tablosunu ilk kez izleyişinin dumuru gibi. Varlığını bildiğin o yeri haritada gösterememek gibi... Sonrası bir kuşku ve bir vazgeçiş. Uçmayı düşlerken, yapamayacağına inanan yıldız aşığı genç adamın düşüşü gibi bu uyanış.

Yıldız aşığı dediğim, bir masal kahramanı. Masalda tek başına hayat yaşayan birinden bahsedilir. Yalnızlığı onu bir yıldızla arkadaşlık etmeye yönlendirir. Bu kişi, her akşam, yaşadığı yerin en yüksek tepesine çıkıp sırt üstü uzanır ve yıldızıyla sohbet edermiş. Zamanla duygusal ve fiziksel gelişimi doğrultusunda arkadaşlık aşka dönüşür. Her aşık insan gibi sevdiğine dokunmak, hissetmek ister. Yıldızına ulaşmak artık onun tek istediği şeydir. O kadar inanır ki, yattığı yerden yükselmeye başlar. Yükselir, yükselir, yükselir... O yükselmekte ama yıldızı hala çok uzaklarda olmaya devam etmektedir. İçine kuşku düşer; 'Ya ulaşamazsam'. Kuşku önce aklını, sonra bedenini ele geçirir ve hızla yere düşmeye başlar. Ne yazık ki, sonra da yere çakılır.

Her masal, peri masalı gibi mutlu sonla bitmiyor ne yazık ki. Ve masallardaki devleri yenmenin tek yolu kaslı kollar, veya çok güçlü ordulara sahip olmak değil. 'Ama onlar masal' değil mi? Onlar masal ama, biz de kendi masalımızın kahramanı değil miyiz? Hadi canım ne kahramanı, olsa olsa figuran mı hissediyorsun kendini yoksa hayatında? Evet birer süper kahraman değiliz ama, kendimizi tanımak, kim olduğumuzu bulup, yoldan/hayattan tad almayı başarmak kendi hayatlarımızın kahramanı yapmıyor mu zaten bizi?

Peki gözlerini kapatıp hayallerinin fısıltısını dinledin mi hiç? Klasik; milli piyango çıkarsa dünyayı gezerim, şöyle yatırımlar yaparım gibi hayallerden bahsetmiyorum. 'İmkansız' sözcüğü ile 'hayal' sözcüğü arasında en ufak bir bağ yokken, o kadar çok 'yapamazsın/edemezsin'lerle yaşıyoruz ki, inandığımız şeyler hayatımızı oluşturmaya başlıyor. Daha denemeden yenilgiyi kabul etmekle eşdeğer bir korkaklık bu. İçimize düşen kuşkulara gömülüp nelerden vazgeçiyoruz bir düşünsene. Belki aslolan yıldıza ulaşmak değil, ona yaklaşırken zaman geçirdiğin yoldur; yaşamdır. Ne fizik yasalarına aykırı olanı gerçekleştirip uçmayı, ne de dünyanın en zengin veya en güçlü insanı olmak değil istediğim. Maddenin değişimiyle ilgilendiğim taraf; bilimsel ve teknolojik gelişmelerle sınırlı. Gördüğüm büyük resim, sahiplenmekle değil; hissetmekle çerçevelenmiş. Öyleyse hayallerin gerçekleşemeyeceğine inandıran, adımlarımı alıkoyan korkular hangileri? Kendimi gerçekleştirmeye geldiğim dünyada, hala nefes almanın muhteşemliğini yaşarken, hayat devam ederken, neyin korkusu tutsak eder insanı ve hangi süper kahraman kurtarabilir beni benden?

Olağanüstü yeteneklere sahip insanlar, bizi korkularımızdan kurtaran ve hayallerimize kavuşturan kişiler, yani süper kahramanlar. İşte onları tanıyorum. Aynaya baktığımda birini her gün görüyorum. Ve göremediklerimle ne çok olduğumuzu biliyorum. Her gün yapabileceğinin en iyisini yaparak zaten bir adım daha atmış oluyorsun ulaşmak istediklerine. Bir korkuyu daha alt etmiş olmuyor musun böylece?

" Ya hayallerimiz? Hayallerimiz ya yoktur, ya da bastırılmıştır. Hayallerimizin sesi kısıktır. Neredeyse bir fısıltıdır. Oysa hayatı gerçekten yaşamak için tek yapman gereken şey; hayallerinin fısıltısını duymak. Onu hayatının müziği haline getirmek. Tek istediğim bunun gibi bir şey..."(Barış Özcan) Şimdi tekrar duymaya çalış hayallerinin fısıltısını. Kaç kez onun fısıltıdan sese dönüşmesine fırsat verdin? Ve hangi korkunun gözlerine baktın en son kükreyerek...

"Süper kahramanlara özenmek yerine, olman gereken kişi olmalısın. Kendini kimseyle kıyaslama, aynada gördüğün kişiden başka. O aynaya baktığında insan üstü yetenekleri olan birisini arama. Kendini ara, gerçek kendini. Çünkü, tüm iyi kahramanlar aslında sıradan insanlardır. Ama kendilerini sıradışı kılan 'O  Şey'i bulmuşlardır."(Barış Özcan)



Aytül Örcün Laçin





Aytülpedia:  
Robin:
Kızılgerdan, Nar bülbülü
"Bu totem kuşunun mesajı; işe yaramayan her şeyi bırakma, yeni tohumlar ekme, onların büyümelerini izleme ve bizi engelleyecek dramaları bırakıp uçma imiş. Asla pes etmemeyi ve yeterince güçlü olduğunuzu hatırlatıyor. Mavi yumurtaları da, kendi gerçek sesini bulma, kendi gerçeğini ifade etme, yürekten konuşma ile ilgili. Yeni bir bakış açısı ile görerek tabii...
Ve size, 'hayatın' size verdiği tüm güzellikleri sevmeniz gerektiğini öğretmeye çalışıyor olabilir. Güzel şarkıları ile her gün sen de kendi şarkını söyle diyor sanki..."😉 (Hülya Reis'in sayfasından alıntı)


Yararlanılanlar: 
Barış Özcan'ın "Tek İstediğim Bunun Gibi Bir Şey" adlı videosunu izlemeniz önerilir.😉
Coldplay'in "Something Just Like This" şarkısının dinlenmesi de önerilir.😊
Hülya Reis, Robin




          


Hayallerinin Fısıltısını Duy Hayallerinin Fısıltısını Duy Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com on Çarşamba, Şubat 20, 2019 Rating: 5

5 yorum:

  1. Güzel bir yazı, tebrikler... Yılız aşığı da Robin de farklı duygular yaşatıyor insana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farklı duyguların güzelliği yansısın hep yaşamlarımıza :)

      Sil
  2. İyi ya da kötü her şey olduğu kadarıyla dillendirildiğinde anlamlanıyor. Aksi taktirde içi boş ve yanıltıcı söylemlerin ötesine geçemiyor dediğiniz gibi sizin de.
    Umut edip inandıklarımız doğrultusunda adımlar attığımızda illa ki bir şeyler oluyor ;)
    Çok teşekkürler yorumunuz için :)

    YanıtlaSil
  3. Ne yazik ki her masal mutlu sonla bitmiyor. Dileyelim de mutlu masallar yasatsin bize gelecek günler ☺️

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.