Duyguları körelmiş bir sürü insanla geçen sıkıcı bir iş günü daha bitmiş, hava kararmaya dönmüştü. Olacaklardan habersiz, akşam üstü yürüyüşüyle günün stresini atmaya çalışıyordu ki, gelen telefonla olduğu yerde donup kaldı adeta. Duydukları karşısında, ilk hissettiği şaşkınlıktı. Şaşkınlık, adı üstünde işte, beklemediği anda yerleşiverdi yüzüne. Etrafına belli etmek istemediği için, anlayışlılık maskesini geçirdi eve doğru hızla yürürken. Etrafın değil, kendi duygu ve düşüncelerinin önemli olduğunu her fırsatta tekrarlarken, bu yaptığım da ne oluyor şimdi diye kendini sorguladı anlayış maskesinin altında. Neyse, zaten öyle beklemediği yerden yemişti ki darbeyi, şaşkınlık duygusuna geri dönmek hakkıydı tekrardan. Anahtarı çevirdiği sırada, "Bunu bana nasıl yapar?" cümlesi dökülüverdi dilinden. Öfkeden çıldıracak gibi oldu düşününce. Önce çığlık atmak istedi sesi kısılana dek. Mantığı yine girdi devreye. Yorulup başı dönene kadar, koşarca adımlarla volta attı koridorda. Duygu kalabalığı ağır geliyordu artık başına. Bilmediği bir zamanın içinde kilitli kalmış gibiydi. Hayal gücü bir dolu senaryo yazarken, düşler gerçeklere karıştı kabus olup da.
Hiç değilse bildik bir evdeydi. Bir kahve yaparak kendine geleceğini düşünüp, mutfağa yöneldi. Işığı açtığında gördüklerine inanamadı. Etrafını saran, onu içine çeken saydam bir ışık bulutu belirdi önünde. Serin bir jel tabakasının içinden geçtikten sonra yanaklarına dokundu, ıslanmamıştı vücudu. Başını kaldırıp etrafa baktı şaşkınlıkla. Neler oluyordu böyle?.. Pamuk şekeri pembesi gökyüzünü görünce, zirve yapan şaşkınlığı karşısında, zihninin hakimiyeti sona ermişti artık. Tüm sorgulamaları bir kenara bırakırken, kendine uzanan elin sahibini görmeye çalışıyordu yalnızca. Morla pembenin tüm olasılıklarını toplamış, iri yağmur damlaları vardı her yanında. Gökten yere düşmek bir yana, adeta dans ediyordu damlalar. 'Rüya gibi' tabirinin can bulduğu yerdeydi.
Uzanan elin sahibinin görüntüsü netleşti. Kısa bir süre önce, kendisini terk edip başkasıyla gitti sandığı, duyguların en yoğun karmaşasını yaşadığı, sevdiği adamdı bu. Kulağına eğilip dedi ki; "Uyandığında, bugün sabah uyandığından itibaren yaşadığın her şeyi yeniden yaşayacaksın. Ama bu günü ilk kez yaşadığını zannedecek ve her şeyi unutmuş olacaksın. Benim hakkımda duydukların yerine, sadece bana inanacak kadar itimat ettiğinde; her şeyi hatırlayacak ve güven duyacaksın. O zamana kadar, bir günlük bu zaman döngüsünde kilitli kalacaksın." Kadın telaşla; "Ama neden?" dediyse de, cevabı öğrenemeden, bekle işareti yaparak kayboldu adam.
Mutfak sandalyesine çöküp kaldı öylece. "Üzüntüden halüsinasyon görüyor olmalıyım. En sonunda beni çıldırttı" diye içinden geçirirken biraz kafasını toparlamak için uzanmak istedi. "Deliriyor olmalıyım. Kim bunların gerçek olduğuna inanır ki? Beni nasıl terk eder? Böylesi severken birbirimizi, nasıl bir başka kadını bana tercih eder? " diye bir dolu soruyla boğuşurken, ağlamaktan harap bir şekilde yastığa gömdü başını.
Kuş cıvıltılarıyla süslenmiş bir bahar sabahı, bir kez daha uyandı kadim uykusundan. Bu defa, gördüğü rüyayı hatırlıyordu bir çok sabahın aksine. Olasılıkların sonsuz olduğunu deneyimlediği, her sabah yeniden başlayan; aynı gün döngüsünün içinde mi yaşıyordu yoksa rüyasında gördüğü gibi?.. Ya da, sadece, ilginç bir düş müydü hepsi? Yataktan kalkmadan, tekrar kapattı gözlerini, rüyasına geri dönmek istercesine. Daha önceleri dinlediği uyku meditasyonlarında söylendiği gibi, vücudunu olabildiğince serbest bıraktı yatağa. Rüyasına geri dönüp kaldığı yerden devam edemeden başa dönse de, aynı hisleri tekrardan yaşayabilmek adına zihninde canlandırıyordu.
Tekrar eden alarmın sesini duydu o anda. Gözlerini açmadan el yordamıyla kapatmaya çalıştıysa da, beceremeyip gözlerini açtığında, telefonu ararken çalar saatini buldu karşısında. Tabii yaa, daha dün telefonunu tamire verdiğinde üç gün sonra teslim edileceğini öğrendiğinde ne çok boşlukta hissetmişti kendini. Oysa, şu anda garip bir mutluluk kaplamıştı içini. O halde, bugün akşam üstü yürüyüşünü yaparken telefonla bir haber alamayacaktı. İçinde esir kaldığı zamanın kilidi mi açılmıştı yoksa?.. Birden döndü yatağında. "Aşkım, yanımdasın işte!" derken sevdiği adamın sıkıca sardığı kollarına güvenle teslim etti kendini. "Her şey bir rüyaydı tüm acısına rağmen, ve tüm muhteşemliğiyle" diye geçirdi içinden. Ve bir düş daha koptu zaman ağacından, gerçeklere karıştı.
Aytül Örcün
NOT: Akhisar Postası Edebiyat Sayfası 8. sayısında, yayımlanmış olan Fantastik Öykü denememdir.
Zaman Döngüsü Düşü
Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com
on
Cuma, Nisan 27, 2018
Rating:
Selam sevdim öykünüzü.Memleketten biri olmanız dolayısıyla özenle okudum.Sevgiler.
YanıtlaSilHoş geldiniz, ne iyi ettiniz. Siz de Akhisar'lıymışsınız :) Yorumunuza cevap vermeden önce bloğunuzu ziyaret ettim merak edip de. Çok sevindim sizi tanıdığıma. Teşekkürler, sevgiler...
SilBir düş daha koptu zaman ağacından, ne güzel demişsin :)
YanıtlaSilVe düşler gerçeklere karıştı ;)
SilMerhaba,iade-i ziyaret yapayım dedim:) Öykünüz çok hoştu, daha olsa daha da okurdum.Düşler ve gerçekler hepsi aynı anda yaşandı sanki?etkileyiciydi,Kaleminize sağlık:))
YanıtlaSilÇok sevindim ziyaretinize ve beğenmenize :) Yazarken aslında hikayenin sonrası ve öncesi de oluştu aklımda bakalım :) Çok teşekkürler, sevgiler :)
SilGökyüzünün toz pembe halini ben de çok severim. Yanına birde sarılar ve pastel mavi eşlik etmişse düş görüyor kadar keyifli olurum. Zaman döngüsünde düş böyle bir şey olsa gerek:)
YanıtlaSilEn sevdiğimden; rengarenk :) Düşleri gerçeklere kattıkça güzelleştiğinden belki de :)
SilTeşekkürler Mukaddes, sevgilerimle :)
Sürprizli bir yazi oldu bu basta gerildim okurken ama sonu güzel bitti 😊
YanıtlaSilKabus tatlı bir düşe dönüştü neyse ki ;)
SilTeşekkürler canim.
Sabah mağduru şeysi olunca ben çıkartamadım basta 🙈 Akhisarrrrrrr 😊 Bi solukta okudum
YanıtlaSilTeşekkürler hemşehrim😘 Oluyor öyle 😉💞
SilYazıların da hep bir sihir var. İçine alıyor okurken ilk satır da bir koridora girip yaşayarak ilerliyor ve kelimelerinin şahane ev sahipliği sarıyor beni:)
YanıtlaSilYüreğine kocaman bir öpücükle sevgiler .
Bu sihir denen şey bulaşıcı olsa gerek canim😉 Senin bu sımsıcak yorumundan yüreğe işleyip yeni bir döngüde, yeni sözcükler doğuruyor😘 En kocamanından öpücükler de benden sana Haticecim💞
SilNe güzel yazmışsın, kalemine sağlık:)
YanıtlaSilSemacım çok teşekkürler :)
SilÇok afedersin canim yanıtlamadaki gecikme için.
Çok güzel bir hikaye olmuş, ellerinize sağlık :) Takipteyim, bana da beklerim ^^
YanıtlaSilÇok teşekkürler Yasemin, hoş geldin :)
SilGecikmeli de olsa geliyorum hemen, takipteyim ben de :)
İlginc ve hoş olmuş.. Pembe jele bayıldım ben :)
YanıtlaSilRüya bu ya, her şey mümkün değil mi :) Teşekkürler, sevgiler canim.
Sil