3. Blog Yazarları Çalıştayı İzlenimlerim

3. Blog Yazarları Çalıştayı, Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü ev sahipliğinde gerçekleşti.Çalıştay öncesinde yazdığım yazımda, tüm oturumlardaki konuşmacıları bulabileceğiniz, afiş yer almakta.İsteyenler buradan göz atabilir.

Yaklaşık bir buçuk ay öncesinde, Çalıştaya katılacağım kesinlik kazanmıştı.Çocukluğumuzdaki bayram öncesi heyecanını, bu süre boyunca yaşadım diyebilirim.Blog yazmaya başladığımdan beri çok güzel insanlar tanıdım.Ve ilk kez, bir etkinlikte yüz yüze gelecek olmak, bloglara dair sohpet edecek olmak müthiş bir his verdi bana.Çalıştaya dair izlenimlerimi sizlere iletmek için yazıyorum bu yazımı ama, benim için o gün yaşadığım duygu, ve aynı sevdayı paylaştığım insanlarla buluşmak her şeyden öte 😊💕

İstanbul'a çocukluğumdan bu yana ilk kez gitmeme rağmen üniversiteyi bulmakta zorlanmadım.Ve vardığımda neyse ki henüz başlamamıştı.Okulun bahçesinde, oturumun yapılacağı yere doğru ilerlerken, Yeşim Mutlu ile karşılaşıp resminden tanıdım.Tanışıp birlikte yürüdük.Kendisi de "Kadınlar Blogluyor Ama Nasıl? Geçmişten Finale Kadın Blogları" nın konuşulacağı oturumun konuşmacılarındandı.Salona girdiğimdeyse ilk sevgili Evren'i gördüm.Hemen ardından nam-ı diğer Semi, yani Sema'yla tanıştım.Ve gün boyu yanından ayrılmadım ;)

Dedim ya bugün benim için çok değerliydi diye, hiç bir anını kaçırmak istemedim.Öncelikle, eş zamanlı gerçekleşen oturumlardan, Funda Güleç Yalçın yönetiminde olana katıldım.Çalıştayın açılış konuşmasını, Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü başkan yardımcısı Doç. Dr. Çiğdem Bozdağ gerçekleştirdi.Oturumda notlar aldım sürekli, sizlere aktarabilmek için ;)

Tüm bloglar için geçerli olan, anne blogları için ise, daha da özen gösterilmesi gereken konu; doğru bilgi verilmesine dairdi.Anneleri doğru yönlendirmek adına sorumlulukları olduğunun altını çizdiler.Blog yazarlarının, fotoğrafçılık, stilistlik... gibi kendi alanlarıyla alakalı eğitim alması gerektiği dile getirildi.

Hikayelerini dinlediğim bu başarılı kadınların ortak noktası; çoğunun, çocuk sahibi olduktan sonra hem kendi ihtiyaçlarını karşılamak, hem de, aynı ihtiyaçtaki diğerlerine yardımcı olmak amacıyla blog yazmaya başlamalarıydı.Ama hepsi anneliğe dair yazmıyor bloglarında.Teknolojik anlamda gelen sorulara yanıt için doğan, İpek Süer'in bloğunda olduğu gibi.Kendisi Çalıştay'ın ana temasına dair şöyle bir benzetmede bulundu: "Blog ağaçsa, sosyal medya dalları.İlla ki birlikte yürüyor."

Yeşim Mutlu, blog yazan anneler için bir anekdot verdi: " 'Çocuğum ilk kakasını yaptı.' gibi konularda yazarken, çocuğunuzun bir gün büyüyeceğini ve bu tür konuların etrafı tarafından alay konusu edilebileceğini göz ardı etmeyin."

Ve benim için en şaşırtıcı konuşmayı da Hassas anne yaptı.Şu ana kadar, konuşma esnasında aldığım notlardan özet geçmeye çalıştım.Bunları olduğu gibi aktarmak yerine, geçiştirme yazısı olarak çöp bilgiler arasında kalmasındansa, gözlemlerimi tümüyle aktarmaya çalışıyorum.Uzun bir yazı olacağını bilsem de kendimi eksik bilgi vermemek adına sorumlu hissediyorum.Ne de olsa biz bloglar, artık yazılı basının bir parçasıyız.Gelecekteki blog tarihi adına, o dönem için tablet kabul edilir, kadim bilgilere dahil olur bu yazım da belki.Kim bilir?😉 Yalnızca, gerçekten okumak isteyenlere görünsün bu yazı diyelim de tam olsun 😊 Gelelim Hassas Anne'ye.Hepimizin bir yanını dürten, ama yanlış anlaşılma korkusuyla çok da dillendirmediğimiz bir konuya değindi.Aynen aktarıyorum.

Blog Yazarak Para Kazanılır Mı?

"İlk günden itibaren blog yazmaya iş olarak baktım.Anne olunca, kariyerime son verdim.Faydalı olabilmek adına, sosyal alanlarda paylaşımlar yapıyordum.Çok hassas olduğumu söylüyorlardı.O yüzden, Hassas Anne çıktı ortaya.Bir arkadaşımın tavsiyesiyle, önce Facebook sayfası açtım.Kendime, üzerinde "Blogger" yazan kart bastırdım.İş planı yaptım, ve bir marka yaratmaya karar verdim.İlk patent alanlardanım.Anne çocuk fuarında, bastırdığım broşürleri dağıttım.Sosyal medyaya yetişmeye çalışmak, ve para kazanma derdim yokken daha çok yazıyordum.Facebook'ta ilk reklam verenlerdenim.Blogger, seçici ve prensipli olmalıdır."

Bence bu konuşma, yeni başlayan blog yazarları için, başarıya giden yolun tarifi gibi duruyor ;) O yüzden burada yer almalıydı.Tabii, o yıllarda blogların daha çok talep gördüğünü, şimdi işlerin daha da zorlaştığını göz ardı etmeden.Yine de, inanarak, harekete geçerek, çaba harcayarak ve elinden gelenin en iyisini yaparak, ulaşılamayacak başarı yoktur.Çünkü bana göre başarının parametresi; tüm bunları yaptıktan sonra elinde tuttuğundur.Ve başkalarının başarı ölçülerinin hiç bir önemi yoktur.

Diğer oturum da, Atıf Ünaldı yönetiminde, "Blog Yazımında Başarının Parametreleri Nelerdir? ROI ya da Popülerlik Başarı Parametrelerini Belirler Mi? " ana başlığında gerçekleşti.Ama iki oturum eş zamanlı gerçekleştiği için sonunu yakalayabildim.Ben katıldığımda, salondan gelen soruya istinaden, kurumsal blogların samimiyetini arttırma yolları konuşuluyordu.

Salonda bulunan Milliyet Blog yazarlarından iki bey ve youtuber bir genç kız da, soruları ve katılımlarıyla, oturuma renk kattılar.Gezi ve otomobil bloğu yazarı Osman Kurt'un söylediği de yeni blog yazarlarına , yazdıklarından hem keyif almak, hem de para kazanmak isteyenlere tiyo niteliğindeydi:

"İnsanlar unutup baktıkça, okunma oranım artıyor.Para kazanıyoruz."

İzleyiciler arasındaki Milliyet Blog Yazarındansa şöyle bir yanıt geldi:

"Ben halk için yazıyorum, halk diliyle.Ayrıca takipçi derdim yok.Sadece herkese faydalı olmak istiyorum."

Veee, öğle yemeğinin ardından sıra bizlere geldi.Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat tarafından yapılan açılış konuşmasını, Evren Soyuçok'un konuşması takip etti.Evren, bu Çalıştay'ın gerçekleşmesinde, her adımında emeği olan, baş mimarı.Ne yazık ki, meyve veren ağacın taşlanması misali, Çalıştay için yapılan yersiz eleştirilerin de odağı olmak durumunda kalmış ve Çalıştay öncesi, yazısı "Ve.da" ile bunu dile getirmişti.O, bizlerin orada buluşması için, en başından beri tüm oluşumu ilmek ilmek dokumuş olan kişi... En büyük teşekkürü de o hak ediyor.

Evren Soyuçok - evrengünlüğü ; yönetiminde, "Gelecek Blogda" ana temasıyla "Gelecek Vadeden Bloglar" olarak sırayla sahnedeki koltuklara oturduk.Aramızda, Gelecek Vadeden Blogların değerlendirme ekibinden, Sevgili Sema ve sevgili Sezer de vardı.

Sema (Semi) - mutlueller.com ; GVEB listesine aday bir blogda "kesinlikle" aranması gereken kriterler üzerinde dururken, popüleriteye ya da takipçi sayısına bakmaksızın önceliklerinin özgünlük ve samimiyet olduğunun altını çizerek, türkçeye gösterilmesi gereken özenden bahsetti ve, reklamlardan okunamayacak konuma gelen blogların listede yer almayacağını belirtti.

Sezer İltekin - kelimelerbenim.com ; yeni blog yazarları için de, herkes için de faydalı olan "Blog sözlük" oluşumundan bahsetti.

Berfin Dağ - berfindag.com ; 18 yaşın tüm enerjisi, ve hayallerine giden yolda tutkuyla ilerleyişiyle hepimizin hayranlığını kazandı.İlginin sosyal ağlara kaymasının etkilerini dile getirdi.

Görkem Can - gorkemcan.com ; yazmayı, konuşmaya tercih ettiği için bu konuda pek becerikli olmadığını iddia ettiği konuşmasına, esprili üslubuyla devam ederek, hepimizi gülümsetmeyi başardı 😊 Blogların, bilgi kaynaklarına dönüştürülmesinin öneminden bahsetti.

Doğukan Yılmaz - aklimca.com ; özgün içerik üretimi ve bu içeriklerin hak ettiği değeri görmesinin nasıl sağlanacağına değindi.

Oktay Yenitürk - oktayy.net ; GVEB listesindekilerin, birbirleriyle ve jüriyle olan iletişimini değerlendirirken, bloglar arası etkileşim ve paylaşım önerileri getirdi.

Eda Demir - daedmier.blogspot.com.tr ; GVEB listesinde yer alma motivasyonunu artırmanın önemi üzerine konuştu.

Zeynep Erdoğan - Plazadandunyaya.com Ekibi adına ; Daha çok okuyucuya ulaşabilmek için nasıl bir tutum izlememiz konusunda fikirlerini anlattı.(Ekibin diğer üyesi İrem'le de Çalıştay bitiminde sohbet ettik.)

Ömer Kılıçaslan - blog.adgager.com ; Kitaplar yolda projelerinden bahsetti.Bloglar arası iletişimin önemine değinerek, ortak bir platformda buluşmamızın önemini dile getirdi.

Ben de, yeni blog yazarlarının karşılaştığı sorunlar ve çözüm yolları üzerine önerilerimi sundum.

Mavianne bloğunun sahibi sevgili Fatma da o gün bizimle birlikteydi.Sosyal medyayı fast food'a, bloglarıysa, özenle hazırlanmış anne sofrasına benzetmesiyle ana temamızı da özetlemiş oldu.Ve yine aramızda bulunan sevgili Gülden, sesli masal projesinden bahsederek yazma eyleminin çıkış noktasının kişilerin yalnızlığından  kaynaklandığına dair fikrini belirtti.Blog yazarlarının motivasyonun nelere bağlı olacağını değerlendirdik.

Son olarak; Fatma'nın benzetmesi gibi bende, blogları ebeveyn, sosyal medyayı ise çocuklar gibi gördüğümü söyleyebilirim.Aramızda kuşak çatışması var sanki.Sosyal medyanın bloglara tercih edilmesi tamamen tüketim alışkanlığımızın değişmesiyle alakalı.Bu konudaki görüşlerimi "Sosyal Medya Bir Çığır Başlangıcı Olabilir Mi?" adlı yazımda paylaştım.

3. Blog Yazarları Çalıştay'ı bence oldukça verimli geçti.Sabahki eş zamanlı oturumun katılımcılarının tamamamının öğleden sonraki "Gelecek Blogda" oturumumuza katılacaklarını sanıyordum.Ne yazık ki öyle olmadı.Diğer blog yazarlarımızın da katılımı çok düşüktü.Ama her şeye rağmen, bence müthiş bir gündü.Umarım kendi aramızdaki iletişimimizin güçlenmesi adına tek bir platformda toplanabiliriz.Umarım bundan sonra da, sevgili Evren gibi, hepimiz taşın altına elimizi sokar, bu tür oluşumlara öncülük eder ya da birlikteliğimiz adına elimizden geleni yaparız.Ben kendi adıma, çok mutluyum.En çok da aynı sevdayı paylaştıklarımla tanışıp konuşmanın tadına vardığım için.Ve elimden geleni yapmaya hazırım.😍💕

"Twitter slogan, Facebook görsel paylaşım, İnstagram sunumken BLOG; birikim paylaşımı olduğundan bir miktar erime yaşasa bile gelecekte bağımsız gazete düzeyine bile gelebilir." (Milliyet Blog Yazarı Kadri Kanpak'ın Çalıştay yazısından.)

Çalıştaya dair daha çok yazı okumak adına #blogçalıştayı etiketiyle de arama yapabilirsiniz.

NOT: Bu yazıya yorumlarıyla katkıda bulunmuş olan herkese teşekkür ederim.Fakat üzülerek; tüm yorumları kaldırmayı ve yazıyı yoruma kapatmayı uygun buldum.'Çalıştay izlenimlerim' merak edip öğrenmek isteyenlere, sunum amacıyla yazıldı.Eleştiriler yapıcı bir amaca yönelik olduğunda çok değerliyken, magazinel boyuta taşınıp kişisel sorunların tartışıldığı bir biçime dönüştüğünde, kişilik haklarına zarar verip cevap hakkı doğurur.

Bloğum, asla, zıt görüşlerin tartışma arenası değildir.