Bisiklet sürmeyi yeni öğrendiğinde arkandan seni destekleyen her kimse, bıraktığı anda düşmedin mi sen? Ben düştüm.Bacak aramdan dizime kadar mosmor oldu bacağım.Sonra cesaretim kırıldı.O acıdan çok; tekrar düşmekten, savunmasızca teslim olmaktan korktum.Henüz deneyimlemediğim, öğretilmiş, ama kendimin sandığım korkularım var, henüz aşamadığım.Bazı çaresiz hissettiğim zamanlar var; savunmasız yakalandığım... An'ı yaşamak deriz ya hep, yaşadığım An'ın içinde kaybolmuşluklarım var.Kendimi bulma derdinde bile değilken üstelik... Sadece yaşama tutunmak için kendimden kopuşlarım var.
Hatıraları karıştırdım az önce.Neleri saklamışım inanamadım kendime.İlk dizeleri benim el yazım, kalanıysa başka bir elce tamamlanmış.Peçeteye yazılmış şiiri okudum; o günün kokusuyla.Bir gece sahilde şarkı söyleyerek yürürken, önümüzden yürüyen çiftin, şarkıya eşlik edişi geldi aklıma, gülümsedim o anki gibi.Yine tanışmadan buluştu duygular.Pek de beceremediğim resimler gördüm bir dosya içinde.Parmak boyasıyla yapmıştım birini.Siyah saçlı bir kız vardı.On parmağım boyalıymışcasına, seyrettim o resmi.Seyretmekle yetinmedim yaşadım.Nasıl kendimi yansıtırım diye boyarken itinayla, nasıl da yitirmiştim o sıra benliğimi.Hazırlıksız...
Acıdan ilk midem attı çığlığı.Delice bağırmak, isyan etmek, o lanetli enerjiyi nasıl boşaltmak istedim, yapamadım.Damarlarımda dolaştıkça çoğaldı, dayandı boğazıma.İlk nefes darlığım başladı böylece.Sanki biri burnumu tutmuş da, ağzımın içine, leş kokusuyla salınmıştı fırtına.Gözlerimden yaş olup fışkırsa, ya da hava, suya dönüşse; belki düzelirdi.Ama olmuyordu.Boğazımda kıldan ince sırat köprüsüydü artık nefes.Düşünce yanılacak ateş değil, içime çekemezsem yok olacağım havaydı cehennemim.Ya oradan geçecek, ya boğulacaktım havasız.
Ruh bedenden ayrılmış, astral seyahatte.Bedense, gereklilik kipinin kölesi."Mal da yalan, mülk de yalan.Var biraz da sen oyalan." diyeceğim Yunus gibi ama, ben ancak oyalanmayla zaman kazanmaya çalışıyorum astral seyahatlerimde.Mal mülk de neymiş, karnın doysun, barınsan yeter.Her kaçış, kaçış değilmiş meğer, çare aramakmış kendince.Nefes almadan ne kadar kalırsın suyun içinde? Ben deniz kızı değilim ki! Deniz kızı, 'Ben'in içinde.Yani benim; Mayka'nın...
Ruhumu hor gördüm yıllarca.Sevgiye aç, arsız sandım.Öte yandan sevgi doygunuydu da, sevgisizlikle yeni karşılaştı, ondan mı çırpınışı diye, tutundum kendime.Kendimle kendim, hep kendini aradı; hangisi diye.Savaştı, sevişti, hırpanladı, sevindi...
Bir el değdi elime.Sonra anne gibi sardı şefkati.Ne zaman dokunsa tanırım onu.Saf sevginin ellerini hiç unutmadım ben.Tüm hatırlayamadıklarım için, en büyük dayanağım oldu her zaman.Tanıdığımdan emin olduğum en güvenli eller onlar.Şefkatin elleri.Onun adı Maykoçino.Bense onun Mayka'sı...
Yakamozum oldu, ateş böceğim ya da.Balık adam olsun istedim ama, karaya aitti.Suyun altındaki ülkeme ancak ben götürüyordum onu.Ayda parlayınca gözlerim, şair oluyordu.Sözcüklerine tılsım oluyordu ay ışığım.Onun tılsımıysa; bana nefes... Ruhunla, sen olmasını bilenlerle, kolay karşılaşmaz insan her zaman.Hatta, hayat boyu bu şansı olmamış olanlar da var.Büyük acıların çıkış kapısına ulaşabilenler bulabiliyordur belki aşkın hasını, kim bilir...
Papatyaların her yaprağının yeni bir sayfa olduğunu senden öğrendim.Süslü uçurtmanın koptuğunu sandığın ipi var ya; o da hiç var olmadı belki...Uçurtmanın ipinin elinde mi durması lazım hem? Parçası olmak da değerli değil mi? Yine gebeyim bugünlerde, parçalarımdan yeniden doğmaya.
Gebe uçurtma; Mayka...
AY SEN MİSİN ?
Bazen bütünleşen, bazen hançer olan.
Ay sen misin?
Bazen deniz feneri olan, yakamozların içine dolan
Ay sen misin?
Yalnızlıkları ağlatan, uzaklardan ışık saçan
Ay sen misin?
Gecelerin tek rengisin, yüreğimin meleğisin
Ay sen misin?
Maykoçino'dan - Naninoya, Mayka'ya ...
Gebe Uçurtma (Mayka/Maykoçino)
Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com
on
Çarşamba, Haziran 14, 2017
Rating:
Mal,mülk yalan dediğin gibi.Fakat tabi yaşıyorsanız,minimalde de olsa bir geçim sağlamak durumundasınız.Denge şart yani :))
YanıtlaSilEvet denge şart ;))
Silofff off, dedim içimden ve midemde kramplar oluştu birden. Çaydan yudum alayım geçecek mi bakayım; etkilendim oldukça. Neden? pek bilemedim. :)
YanıtlaSilŞu aynaların karanlık yanını hiç sevmiyorum. :)
Tam etkilenmenize sevinecekken, mide krampına üzüldüm.Aynaların karanlık yanları da bize dair.Sevmesek de ;)
SilYine de en ışıl ışıl coşkusuyla yaşarız dilerim :)
Teşekkürler katkınıza ;)
Çok etkileyici bir yazı olmuş. Kalemine de yüreğine de sağlık...
YanıtlaSilKorkularımızın ruhlarımızı hapsetmediği güzel günlerimiz olsun ♥
Gönülden katılıyorum güzel dileğine Şebnemcim.Çok teşekkürler,Senin de okuyan gözlerine, yüreğine sağlık.
SilYürekten gelir bazen sözcükler. Dünyadan kopar gidersiniz. Ne mal ne de mülkün hükmü vardır artık. Sizin yazınız öyle bir şey. Sevdiklerinizle yaşayın, kaleminizden dökülsün hayalleriniz.
YanıtlaSilNe güzel sözler bunlar Osman Bey, çok sağolun.Dilerim hep birlikte...
Sil"Her kaçış, kaçış değilmiş meğer, çare aramakmış kendince.." bu cümle kendi kaçma niyetlerimin açıklaması.
YanıtlaSilNiyetini sadece kendimizin bildiği kaçışlarımız.Dışarıdan yalnızca kaçış olarak görünse de ;)
SilArayışlarımız doğru kapılara açılsın inş. Yazılarını okurken çok etkileriniyorum içe ,ruha dokunuyorsun eline yüreğine sağlık.
YanıtlaSilUmarım Haticecim ;)
SilÇok teşekkürler canim, çok sevindim derinliklere eşlik edebildiğime.Aynalara hep birlikte bakıyor olmamız muhteşem ;)
Daha ne olsun..!
YanıtlaSilDoğuma az kalmış,şu an sancı arası molalardasın o zaman.
Anı yaşa bence doğumdan sonra sana an kalmayacak ve sen başka canlarının anlarında yaşamaya devam edecek,günü gün yaşayacaksın.
Ne mutlu sana.
Sevgilerimle öpüp alındaki terleri siliverdim sessizce.
Canım arkadaşım, ince ruhlu Merihim...
SilSık sık kendimden kendimi doğurmayı pek seviyorum galiba ;) Neyse ki, sancıların hafifletici sebebi yüce gönlün var.Avuçlarından öperim...
Bu isyan ve kapışma öyle sıradan değil. Harbi harbi. Mala, mülke fiyat biçmeden ilerliyorsunuz ve bence de doğru yoldasınız. Arayışlarınız nereye götürecek bilmiyorum ama ben hayli etkilendim bu yaşanmışlıklardan. Kaleminize sağlık, sevgiler:)
YanıtlaSil"Bana sunulan Aytül'ü reddettim.Kendimi arıyorum.Arayış ve buluşlarım aynada birleşti.Yazma dürtüme, hikayelerin sınırsızlığının çekiciliği de eklenince, Ayna Hikayesi doğdu." diye yazmıştım "Hakkımda" bölümün hazırlarken ;) Onu anımsattın bana ;)
YanıtlaSilÇok teşekkürler Mukaddes, eksik olma, sevgiler sana da...
Offf çok güzel. Büyük acıların içinden çıkanlar buluyor sanki her şeyi. Onların içinde bir elmas saklı gibi... Çok garip. İlk başta onları hiç yaşamak istemiyorsun ama onların içinden geçince yolun sonunda seni bir elmas bekliyor
YanıtlaSilÇok çok teşekkürler Yasemin ;) Çok sevindim beğenmene. "Kelebeğin Dirilişi/Koza" yazım da benzer anlamlar içeriyor.İstersen göz atabilirsin ;)
SilSevgilerimle...
Güzel blog umarım çizgini yükselterek uzun soluklu bir site olur.
YanıtlaSilMerhabalar ;) Teşekkürler.
SilBenden düşmüş satırlar gibi sahiplendim.. Hikiayenin ayasını bilmiyorum ama benim aynam gibiydi sanki, yansımalar buldum.. Gerçekten derinden etkiledi beni, yüreğine sağlık..
YanıtlaSilÇok mutlu oldum :) Ayna aynı ayna aslında.Aynı yansımalarda buluşabilmekse müthiş.Çok çok teşekkürler.Sevgilerimle...
SilMayka dediniz ya eskilere gittim. 40 sene evveline.
YanıtlaSil“Maykom” tabiri vardı on iki nüfuslu 60 metrekare kutu misali evimizde. Memur emeklisi babadan yadigar. On kardeşin hayat mücadelesine kaptanlık yapan, bize Maykom (annem ) diye seslenen yiğit Üsküp Boşnağı Zekiye..
Hani hikayenizde bahsettiğiniz uçurtma vardı , heh işte ta kendisiydi. Kireçten boyalı tavanın - en kallavi maviden gökyüzü ile aşık atar- uçurtması oldu yıllarca Maykom. Kimbilir o uçurtmanın kuyruğuyduk biz de. Kuyruğu olmadan uçamazdı uçurtmalar ya, Maykom uçardı. Öyle güzel uçardı ki evin içinde, rüzgara filan ihtiyacı da yoktu. Kuyruğu biz, rüzgarı ise sevgi oldu bence.. Çocukluğumda hiç uçurtmam olmadı benim. Ama sorsan çok gökyüzü gezdim Maykom sayesinde.
Yıllar, ah acımasız yıllar. Verirken nazlanan, almaya geldim mi canavar olan yıllar. Bir bir o canım uçurtmanın kuyruğundan kopardılar, evlenip yuva kuranlar. Sendeledi uçurtmamız, bir süre sonra uçamadı. O vakit anlamıştım, kuyruğu olmadan uçamazmış uçurtmalar!! Kireçten gökyüzüne veda etti Maykom..
Ne güzel dediniz Aytül hanım; süslü uçurtmanın koptuğunu sandığım ipi var ya; o da hiç var olmadı belki de...Uçurtmanın ipinin elinde mi durması lazım hem? Parçası olmak da değerliydi bence..
Büyük acıların çıkış kapısına ulaşabilenler bulabiliyordur belki aşkın hasını, kim bilir...
Sonra, gerçek gökyüzüne uğurladık Maykom’u sessizce..
Taner Bey defalarca okudum yorumunuzu nasıl içten bir hikaye. Mayko'nuz ışıklarla eminim ki. Renklerini karşılıksız sunan tüm uçurtmalar gibi...
YanıtlaSilRica ediyorum Mayko'yu yazın.Gökyüzü gezdirebilen bir değeri sizin sözcüklerinizin derinliğinde tanımak çok mutlu eder beni ve eminim okuyan herkesi. Maykomuza selam götürsün o halde rüzgarlar. Sevgi ve saygılarımla katkınıza çok teşekkür ederim.