Belki de o anda karşılaştığım ölüm korkusu değildi.Çünkü, sadece; 'en az hasarla kurtulabileceğimiz doğru yer neresi olur' diye düşündüm.Bir yerlerde okumuştum; "Depremde en bilinen, ama, en yanlış, ölümcül bilgi; kapı kirişi altında durmaktır." diye.Onu hatırlayıp durabileceğimiz yeri bulmaya koyuldum.Aklımda sadece bu vardı.Başka hiç bir deprem senaryosu geçmedi zihnimden.Ne daha önce izlediklerim ve ne de, okuyup duyduklarım geçmedi aklımdan neyse ki depreme dair.Hayatım bir deprem bölgesinde geçtiği için alışkınım arada sallanmaya.Ama, bahçeye inme isteği ikinci kez duydum.Daha önceki büyük depremlerden birini deneyimlemiş birinin korkusu çok daha fazladır eminim.Umarım bundan sonra kimse böyle birşey yaşamaz.Yine de, daha güçlü bir deprem olasılığına karşı, bugün hissettiklerimden yola çıkarak internetten araştırınca, bunu sizlerle de paylaşmak istedim:
"Adım Doug Copp. Dünyanın en tecrübeli kurtarma birimi Amerikan Uluslararası Kurtarma ekibinin Kurtarma şefi ve afet olayları müdürüyüm. Bu makaledeki bilgiler bir deprem anında hayat kurtaracaktır.İçinde 20 cansız manken (mannequins) olan bir okulu ve evi yıktık. On manken "çömel ve korun" metodunu uygularken, 10 manken "hayat üçgeni" metodumu uyguladı. Tasarlanmış yıkımdan sonra görüntüleri filme almak ve sonuçları belgelemek için enkazı geçip binaya girdik. Bina yıkımlarında oluşabilecek şartlar dahilinde direkt olarak gözlemlenebilen ve bilimsel şartlar altında hayatta kalma tekniklerimi uyguladığım film "çömelip korunan/saklanan" kişiler için hayatta kalma şansının sıfır olduğunu ortaya koydu. Hayat üçgeni metodumu kullananlar için hayatta kalabilme şansı yaklaşık olarak % 100 oldu. Bu film Türkiye’de ve Avrupa’nın geri kalan kısmında milyonlarca izleyici tarafından izlendi. Bu film ABD, Kanada ve Güney Amerika’da Real TV programında izlendi.
Enkazına girdiğim ilk bina 1985 Mexico City depreminde bir okuldu. Bütün çocuklar sıralarının altındaydı. Her bir çocuk kemiklerinin kalınlığına kadar ezilmişlerdi. Sıralarının yanındaki koridorlara uzanmış olsalardı hayatta kalmış olabilirlerdi. Bu "ayıptı, gereksizdi" ve çocukların neden koridorlarda (sıraların arasında) olmadığını merak ettim. O an, çocuklara bir şeyin/eşyanın altına saklanmalarının söylendiğini bilmiyordum
Kediler, köpekler ve bebekler doğal bir şekilde dizlerini ana rahmindeki gibi karınlarına doğru çekerek kıvrılırlar.Deprem anında siz de bu şekilde kıvrılmalısınız.Bu doğal bir güvenlik ve hayatta kalma içgüdüsüdür.
Basitçe ifade edilirse, binalar yıkılırken, objelerin üzerine düşen tavan ağırlığı veya içerideki mobilyalar bu nesnelere çarparken yanlarında bir yer, boşluk bırakırlar. Bu boşluk benim “hayat üçgeni" dediğim alandır. Nesne ne kadar büyük ve ne kadar dayanıklı olursa daha az ezilecektir. Nesneler ne kadar az ezilirse boşluk ve bu boşluğu kullanan kişinin yaralanmama olasılığı o kadar artar."
DOUG COPP'UN ÖNERILERI
1) "Binalar çökerken basitçe "çömelen ve korunan" kişiler istisnasız her defasında ezilerek ölüyorlar. Masa, araba gibi nesnelerin altına giren kişiler her zaman ezilirler.
2) Kediler, köpekler ve bebeklerin hepsi doğal bir şekilde dizlerini ana rahmindeki gibi karınlarına doğru çekerek kıvrılırlar. Deprem anında siz de bu şekilde kıvrılmalısınız. Bu doğal bir güvenlik ve hayatta kalma içgüdüsüdür. Daha küçük bir boşlukta hayatta kalabilirsiniz. Hafifçe ezilecek ama yanında boşluk yaratacak bir kanepenin, geniş büyük bir eşyanın yanında durun.
3) Ahşap evler deprem anındaki en güvenli yapılardır. Sebebi basittir; ahşap esnektir ve depremin zorlamasıyla hareket eder. Eğer ahşap bina çökerse geniş yaşam boşlukları oluşur. Ayrıca, ahşap binalar daha az yoğunlukta yıkılış ağırlığına sahiptir. Tuğla binalar ayrı tuğla parçalarına ayrılacaklardır. Tuğlalar bir çok yaralanmalara sebep olacaktır, ama (beton) bloklardan daha az ezilmiş vücutlar yaratırlar.
4) Eğer gece yataktayken deprem olursa, basitçe yuvarlanarak yataktan düşün. Yatağın çevresinde güvenli bir boşluk oluşacaktır. Oteller müşterilerine deprem anında yatakların yanında yere uzanmalarını salık veren bir uyarı notunu odalarda her kapının
arkasına asarlarsa depremlerde çok büyük hayatta kalma oranlarını sağlayabilirler.
5) Televizyon izlerken deprem olursa ve kolayca kapıdan veya pencereden dışarı kaçmak mümkün değilse, kanepe veya büyük bir koltuğun/sandalyenin yanında cenin pozisyonunda yere kıvrılın..
6) Bina çökerken Kapı kirişlerinin altına geçen herkes ölür...Nasıl mı? Eğer kapı kirişlerinin altına geçerseniz ve kapı kirişi öne veya arkaya doğru düşürse inen tavanın altında ezilirsiniz. Eğer kapı kirişi yana doğru yıkılırsa ikiye bölünürsünüz. Her iki durumda da ölürsünüz!
7) Hiçbir zaman merdivenlere gitmeyin/yönelmeyin. Merdivenler (ana binadan) farklı bir "frekans aralığına" sahiptir; ana binadan bağımsız/ayrı olarak sarsılırlar. Merdivenler ve binanın geri kalanı devamlı olarak birbirlerine çarparlar, ta ki merdivenlerin yıkılışı
gerçekleşene kadar. Merdivenlere ulaşan insanlar basamaklar yüzünden yaralanırlar. Korkunç şekilde sakatlanırlar. Bina yıkılmasa dahi, merdivenlerden uzak durun. Merdivenler binanın hasar görmesi en muhtemel kısmıdır. Depremde yıkılmamış olsa dahi, merdivenler bağırarak kaçmaya çalışan insanların aşırı yüklenmesi ile çökebilir.
Merdivenler binanın geri kalan kısmı zarar görmemiş olsa dahi her zaman güvenlik açısından kontrolden geçirilmelidir.
8) Binanın dış duvarlarına yakın yerlerde durun, mümkünse dışına çıkın. Binanın iç kısımlarındansa dış kısımlarına yakın yerlerde olmak çok daha iyidir. Binanın dış çevresinden ne kadar içeride olursanız, çıkış yolunuzun kapanma ihtimali o kadar artacaktır.
9) Aynen Nimitz yolundaki katlar arasındaki (yıkılan) blokların meydana getirdiği gibi, deprem anında üst yolun yıkılmasıyla ezilen araçların içinde bulunan insanlar ezilirler. San Francisco depreminin kurbanlarının hepsi araçlarının içindeydiler. Hepsi öldü. Araçlarının dışına çıkıp,aracın yanına uzanıp veya oturarak kolaylıkla hayatta kalabilirlerdi. Ölen herkes eğer araçlarından çıkıp, araçlarının yanına oturabilseler veya uzanabilselerdi yaşıyor olabilirlerdi. Ezilen bütün araçların yanında-kolonların direkt olarak üzerine düştüğü araçlar hariç- bir metre (3 feet) yükseklikte boşluklar oluşmuştu.
10) Enkaz halindeki gazete ofislerini ve çok miktarda kağıdın olduğu ofisleri dolaşırken kağıdın sıkışmadığını/ezilmediğini keşfettim. Kağıt yığınlarının/kümelerinin etrafında geniş boşluklar bulunur/oluşur.
Bu yazılanların hiç birine gerek kalmamasını diliyorum.O çok değerli olmasına rağmen; korkuyla beslenmeyi -daha bir çok- seven sevgili bilinçaltımıza bir zafer çığlığı olsun diye... Bizler için de bilgi; umutla ve bir an bile aksini aklından geçirmeden, kurtuluşunu bekleyen prenses olsun.Hafızanızın bir köşesinde saklı tutun masalların kurtulmayı bekleyen prenseslerini.Tüm o bekleyişe rağmen, ümit hep vardır.Prensin kızı kurtarması için bir yolu olur mutlaka.Prens de, zannettiğimiz gibi erkeğin temsili değildir belki.Cinsiyetsiz aşk/sevginin -maddesel olarak- daha güçlü yanı olmasın prens?.. Hadi zorlayın biraz hayal gücünüzü.😉 Belki de prens; tedbirdir! Bizler de kendi hayatlarımızın prens ve prensesleri olarak, umutla ve inanarak kurduğumuz her hayali doyasıya yaşayalım.
Hayalleriniz de, yaşamlarınız da hep güzelliklere doğsun...
Son olarak sevgili arkadaşım Safiye'nin kaleminden bir bölüm de, bu yazımın altına harika gider bence.Kendisi de, -pek aktif paylaşım da bulunmasa da- çok iyi bir blog yazarımız ayrıca.Umalım ki, Sevgili Evren'in; "İnterneti Bloglar Kurtaracak" sloganına katılır ve bu güzel yazılarını bloğunda daha çok paylaşır bizimle. 😉
Gökyüzümüz hep mavi kalsın...
Kocaman sevgilerimle 😍😍😍
Aytül Örcün
"Gökyüzü kırmızı olduğunda deprem olur derlerdi. Büyük olasılıkla bu gece ay kırmızı olacak.
Bugün ilk kez bir depremden korktum. Deprem olurken ölüm değildi beni korkutan, göçmüş binanın altında yaşam mücadelesi vermek.
Her insanin korkuları farklı olur: Kimisi geride bırakacaklarını düşünür, kimi ölümü, kimi sevgilisini, kimi kaybedeceği geleceğini...
Önem verdiğimiz şeyler farklı.Biz farklıyız.Çünkü hepimiz ayrı hayatlar yaşıyoruz. Her insan bir dünya derler ya. Aslında hepimiz kendi dünyalarımızı yaşamak için geldik ve yaşadığımız tüm olaylar, karşılaştığımız tüm insanlar bizim yansımamızdan başka bir şey değil.
Bugün deprem sadece yeryüzünde olamadı; benim içimde de oldu...
Bir şeyler yazdım ama; içimdeki artçılardan, ne yazdığımı ben bile anlayamadım. Umarım Siz anlamışsınızdır.
Sevgiler... "
Safiye Buğdaycı
Bugün ilk kez bir depremden korktum. Deprem olurken ölüm değildi beni korkutan, göçmüş binanın altında yaşam mücadelesi vermek.
Her insanin korkuları farklı olur: Kimisi geride bırakacaklarını düşünür, kimi ölümü, kimi sevgilisini, kimi kaybedeceği geleceğini...
Önem verdiğimiz şeyler farklı.Biz farklıyız.Çünkü hepimiz ayrı hayatlar yaşıyoruz. Her insan bir dünya derler ya. Aslında hepimiz kendi dünyalarımızı yaşamak için geldik ve yaşadığımız tüm olaylar, karşılaştığımız tüm insanlar bizim yansımamızdan başka bir şey değil.
Bugün deprem sadece yeryüzünde olamadı; benim içimde de oldu...
Bir şeyler yazdım ama; içimdeki artçılardan, ne yazdığımı ben bile anlayamadım. Umarım Siz anlamışsınızdır.
Sevgiler... "
Safiye Buğdaycı
Deprem Anına Dair Yanlış Bildiklerimiz
Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com
on
Salı, Haziran 13, 2017
Rating:
99 Depremini yoğun yaşamış birisiyim.Günlerce gönüllü hastaneye gidip acile gelen hastalara yardım etmeye çalışmıştım.Çok geçmiş olsun size de :))
YanıtlaSilTeşekkür ederim canim.Ne örnek bir davranışta bulunmuşsun.Brawo sana! Umarım kimse tekrarını yaşamasın.
Silİlk depremi Ünye'de, ortaokulda iken görmüş, yaşamıştık. Kapı kirişi altına gitmiştik.
YanıtlaSilYazıda da var ya; okullarda hep sıra altına girmeyi öğrettiler.Ya da evdeysen kiriş altı dediler.Meğer ne kadar yanlışmış.
SilÖlümden değil ama deprem, yangın gibi korkunç şekilde ölmekten çok korkuyorum, özellikle deprem fobim var. :( Çok faydalı bilgiler inşallah deprem olmaz:((
YanıtlaSilCanim Müjdecim, düşünme böyle şeyler.Herkes sağlıklı yaşlanıp, tatlı bir ölümle sonlandırabilsin yaşamını umarım.
SilAFAD'dan bir arkadaş deprem çantanız ne olur ne olmaz yanınızda bulundurun dedi. Eviniz özellikle sulu zemindeyse "ev zarar gördü mü? Diye baktırtın." dedi..
YanıtlaSilŞimdilik herkese geçmiş olsun.
Bahçe Perim, çok teşekkürler verdiğin bilgi için.Her zaman bir olasılık var biz insanlar için.Tedbir kurtarıcı prensimiz olabilir.
SilTeşekkürler...
Prens benzetmesine, tedbir sözcüğünü ekleyip güncelledim yazıyı ;)
SilTeşekkürler katkı için.
Büyük geçmiş olsun. Depremin ne kadar ürkütücü bir afet olduğunu biliyorum. Bir zamanlar 5 şiddetinde depremler yaşadık. 6.2 çok şiddetli bir deprem tabii. Dün biz de çok endişeli saatler yaşadık. Kızım, eşi ve 2 küçük çocuğu, eşinin yakınları İzmir- Urla'dalar. Hiç kimse zarar görmesin diliyorum.
YanıtlaSilGüncel bir olayın hemen ardından bir yayın hazırlamak ne güzel. Çok da yararlı bir yazı olmuş. Sadece bir konuda tereddüt ettim. Pek çok yayında özellikle ağır eşyaların yanında durmayı önerirlerdi. "Hayat boşluğu" bırakmak derlerdi. Demek hatalı bir davranışmış. Teşekkürler.
Sevgiler...
Çok teşekkürler Makbule.Hepimizin dileği aynı.Umarız öyle de olur...
SilYazıyı beğenip faydalı bulmana sevindim.Biz blogger ların böyle de bir misyonumuz olduğunu düşünüyorum.Ulaştığımız bir bilgiyi mutlaka paylaşmalıyız.
"Hayat boşluğu"na burda, "Hayat üçgeni" demiş sadece.Bir de durmayı değil de, yerde kıvrılmayı öneriyor canim.Sevgilerimle....
Geçmiş olsun, yoğun hissedilmiş özellikle ses korkuttu dedi yakınlarım. Allahuekber deyip olduğun yerde mıhlanmış gibi kalıyor insan. Ama can tatlı, ölümü yakın hissetmek sonrasında gözden geçirmelere yaptırıyor insana. Biz söz var ya Allah afatından korusun..
YanıtlaSilÇok teşekkürler Begonvil Sokağı.Amin, inşallah.
SilÖzellikle uzun sürünce sadece nerede durmalıyızı düşündüm.Bu defa yıkıcı olacak bari kendimizi elimden geldiğince korumaya alalım dedim.Ama yine de olacağına inanmamış olacağım ki, sakindim.
(Ne çok olacak dedim dimi ;)
Teşekkürler bu güzel yazı için gerçekten de ne kadar yanlış bilgiler yerleştirilmiş hafızalarımıza:(
YanıtlaSilÖlümden korkmam ama o anda ne yapabiliriz diye düşünürken sadece çabucak bitsin diye dua ediyorum açıkçası ,arkadaşımın evindeydik ve örgü örüyorduk Allah korusun bir şey olmuş olsa saç örgüsü yıldız örneği diye gideceğiz diye güldük sonradan.Hani kal geldi denir ya hep öyle oluyor bende. Umarım olmaz olursa da ufak artçılarla fay rahatlar biter.Sevgiler canım.
Maalesef canim :( Yanlış bilmeye ve öğretmeye de devam ediyoruz üstelik.Umarım herkes bu bilgiye bir şekilde ulaşır.Ve umarım ki bu bilgiye ihtiyacımız olmaz ömür boyu.
SilYalnız çok hoşsun yaa ;) Saç örgüsü, yıldız örneği güzelmiş ;))Benden de sevgiler kocaman...
Sevgili Aytül kızım; öncelikle geçmiş olsun diyorum. Bizzat orada yaşayanlardan dinledim. Deprem insanın ayağını yere sağlam basmasını engelleyen, dengesini bozduğu gibi paniğe neden olan bir doğal afet. O saniyeler geçmek bilmez. Tehlike vardır. Devamı olur mu endişesi cabası. 1999 Yalova depreminde İstanbul'daydım. Eşim yeni ölmüştü, yalnızdım ve trafik açıldığında hemen yakınlarımın yanına gitmiştim. Ülkemizin ve dünyanın geneline yakınının gerçeği. Bilimsel yazıyı da dikkatle okudum. Teşekkürler yavrum. Safiye hanım da güzel ifade etmiş o anları.
YanıtlaSilTekrar geçmiş olsun kızım. Allah korkutmasın ve beterinden korusun diliyorum. Sevgiyle kucaklıyorum seni canım )
Sizlere de geçmiş olsun Ece ablacım.1999 depremini yaşayan başka sohbet ettiğim insanlar da oldu.Çok acı :( Hepimize gelmiş geçmiş olsun.İnşallah tekrarı olmasın.Arkadaşım Safiye ve kendi adıma da çok teşekkür ederim Ece ablacım.Kocaman sevgilerimle...
SilAktardığınız yazı biraz eski bile olsa,hala güncelliğini koruyor..Neden mi?Binalarımız sağlam ve usulune uygun yapılmadığı taktirde, bina ve içindeki eşyalar nedeni ile ölüm riskimiz her zaman var. Binanız sağlam olabilir ama siz eşyalarınızı sabitlemezseniz hayati tehlikeniz depremden daha çok olur.
YanıtlaSilÇök-Kapan-Tutun ( Masa,sandalye gibi eşyaların dışa bakan ayak kısımı tutanacak.)..unutmayın ama cenin pozisyonında ..
Kapı aralığında ve masa altlarında saklanma kısmı; sanırım Japonya dan bize aktarılan bir konu..Onların yapıları bizimkiler gibi değil..Malessef böyle tecrübe ederek bazı şeyleri öğreniyoruz.
Deprem çantası ise önemli bir mezvu..mutlaka hazır bulundurun.o korku içinde ne yapacağınızı bilemezsiniz.çantamız hazırsa alıp oyalanmadan deprem bittikten sonra çıkın. Elektrik ve doğalgaz gibi tesisatları kapatmayı unutmayın!İnşallah, büyük depremler yaşamayız ama, evde,okul, işyerinde arada tatbikat yaparak nasıl hızlı bir şekilde çıktığınızı öğrenmeye çalışın.
Çok uzun oldu ama bu konu da çok önemli başlıklar var. Türkiye de tek yetkili Kurumu olan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının sitesinden İlk 72 saat gibi konu başlıklarını okumanızı tavsiye ederim.
Afetsiz günler diliyorum.
AFAD 'dan bir arkadaş :)
Sevgiler
Sevgili Adsız arkadaşım, çok çok teşekkür ederim yazıyı tamamladığınız için.Yazının odak noktası 'yanlış bildiğimiz'kısım olduğundan depreme dair herşeyi yazmadım.Bahsettiğiniz bilgiler de çok değerli.Eksik olmayın.
SilSitedeki konu başlıklarına da göz atıyorum;)
Sevgiler size de...
İnan yazıyı okurken kalbim bir tuhaf oldu.Sanırım hepimizin aklına hiç hatırlamak istemeyeceğimiz deprem anıları geldi...
YanıtlaSilHaklısın ben de aynı duyguyu yaşadım.Yazımı kızıma okudum.Bilinçlensin diye, ama bir yandan o ihtimali düşünmek bile kötü etkiledi.Ama yine de bilmek zorundayız.Umarım ihtiyacımız olmasın:(
SilBüyük depremler olmasın İstanbul kalmaz bu kadar çarpık yapılaşma en fazla olduğu yer çünkü koltukta gittim geldim Geçmiş olsun Cancağızım sana,da Masa altında saklanma değilde cenin pozisyonu kısmını öğrenmiş olduk ve çok mantıklı ...
YanıtlaSilEvet canim mantıklı ama, yanlış öğrendiklerimiz, olması gerekenlerin önüne geçiyor maalesef."Deprem öldürmez bina öldürür" lafının gerçekliği de malum.Yeni binalarda dikkat edilse de eski binalarda da yaşam sürüyor sonuçta:(
SilÇok teşekkürler canım benim.Sana da geçmiş olsun.
Ne kadar güzel bir yazi yazmis arkadasin. Resimede bayildim ne kadar canli :) canm cok önemli bilgiler vermissin. Ben bir de iki yüksek esya arasına kıvrılma taraftarıyim ki arada direk bosluk kalma ihtimali olsun. :) Cok güzel bir yazi olmus eline saglk.
YanıtlaSilBide bende basvurdum ama gelecek vaad etmiyormuşum galiba hala cevap gelmedi. 2 hafta gecti 😀
Canim, arkadaşım adına da çok teşekkürler.Umarım birilerine faydası dokunur.Resim bana ait değil, internetten:)
SilBu konuda çok aceleci davrandın.6 ayı doldurmuş olman en önemli kriter halbuki.Sen, çok aktif ve benim de çok sevdiğim, zevkle okuduğum bir arkadaşımızsın.Süreyi beklesen başka bir sıkıntı olacağını sanmıyorum.Başarılar, sevgiler canimm ;))
6. Ayım dolmasına rağmen olmadı canım benim. :) Seni kocaman öpüyorum. Sevgilerimle 💕😄
SilGözümden kaçmış bu yayınınız; çok güzel ve gayet açık bir anlatım, aynı zaman da da damıtılmış halde olan bilgiler. Herkesin anlayabileceği bir dil, teoriğe kaçılmadan; çok yararlandım. Kaleminize ve emeğinize sağlık. :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Halil bey.Umarım kullanmaya ihtiyaç duymayız bu bilgileri. Yine de bilmemiz gerekiyor tabii ki.Sağolun tekrardan ☺
SilSafiye Hanımı öncelikle bu güzel dizeler için unutmadan kutlarım.
YanıtlaSilSana ne deyim çok güzel-hatırlatıcı bir yayın olmuş emeğine sağlık.
Güzel arkadaşım.
En güzel-sağlıklı günler hepimizin anı olsun.
(99 Depreminde Kocaeli'ndeydim,babam ağır eyzearmer hastasıydı depremden on gün sonra eceliyle öldügünde mezarlıklar hala bebek-genç ölümlerle kazılıyordu ve ben babamın eceliyle öldüğüne şükrettım.)
ağlayamadım...utandım...!
Canım Merihim büyük geçmiş olsun, babacığın ışıklarda uyusun :(
YanıtlaSilUmarım bundan sonra, kimselerin böylesi acı hatıraları olmaz :((
Senin de bu duruma maruz kalmış olan herkesin de öyle güzellikler olsun hayatınızda, eriyip gitsin tüm acılar :(
Kucaklıyorum seni canım arkadaşım...