İçimden taşan sözcüklerin bombardımanında, ıssız kaldım.
İçimdeki acıyı mı anlatsam, yaşanan gerçekliğe olan öfkeyle küfürler mi savursam, normale(?) dönmeye mi çalışsam, kaybettiklerimize olan borcumuzu ödemeye davetiye mi çıkarsam, ne yapsam bilemiyorum günlerdir. Farkındalıklarımla fark ettiklerimin tezatlığıysa öbür yandan karıştırıyor ruhumun mikserini.
Bir isyan, bir ıssızlığa dönüşmüş dışımda. İçimdeyse fırtınalar kopuyor. Biliyorum yazmak iyileştirir. Biliyorum, paylaştıkça çoğalır insan. Yine de aynaya bakınca ilk kendini görmek istersin ya, nereye baksam ben değil sanki...
Bir tek avuntum, insanlık olarak çektiğimiz doğum sancısı. O yüzden çatmıyorum çehremi. Nazlansa da hilal, güneşler doğacak bu yıkık düzenin üstüne, biliyorum. Benim hala umudum var.
Tüm samimiyetsizliklere, tüm boşvermişliklere, candan saydıklarımızın kaypaklığına, insan zannettiklerimizin hipnotize ederek uyutmalarına, ellerimizle verdiğimiz tüm yetkilere, isyanından çığlıklar atsa da kalbim; ağzım 'bir dur! diyor. Bu yüzdendir okyanus ülkemin limanlarına sığınmış ruhumla, anın içinde kalmaya direnen bedenimin gelgitlerinde kalmışlığım. Issız, sessizim nicedir.
Hatay'da yaşayan kardeşimin yazdığı birkaç cümle dolanıyor sürekli hafızamda. İçim içime sığmıyor taa buralardan. Peki ya acının merkezinde yaşananlar diyor yüreğim, içimden ateşler yükseliyor o vakit.
Bir dost sarılıyor ağlamaklı, teselli edecek sözlerim yavan kalıyor. Birbirimize sarılmanın sıcaklığıyla sönüyor içimizdeki ateş. Fakat külleri oracıkta duruyor. Sıcak, taze ve canlı...
Anlaşmaları öyleydi, ne şerefli bir geçişti onlarınki diyor bir bilge ruh. İçimdeki isyankar ergen yanım, kabullenemiyor diri diri gömülmeyi. Nasıl basılacak gönül teslimiyetiyle o taprağa bir daha, altında binlerce kefensiz yatan varken? Sessiz çığlıklardaki isyan durulmuyor en içerimde. Bütün yaşlarımı topladım ben de bu gece, Can Yücel'ce. Hepsi ayrı konuşuyor aynı anda. Sövesim gelse de, 'sus' diyorum yine... Bekle.
Zihniminim berraklaşmasına niyette buluyorum çareyi. Atalarım fısıldıyor usulca, öfkeyle kalkanın hikayesini kulağıma. 'Bekle' diyorlar. 'Acını sağaltmaya odaklan' Şimdilik... Gümbür gümbür coşan suların, dingin ufuklarında, sessizce toplanan gökkuşağı ışıklarını bekle. Sakin, ama kendinden emin olsun duruşun. Doğacak şafağa inancını yitirmeden, umutluca, namusluca, başın dik, dimağın açık, hakkın olanı teslim etmeden teslim ol diyor hayata. Bilmeden bilmelerim aydınlatıyor yolu. Tünelin içinden, enkazın eşiğinden sesleniyorum.
heeey seni görmek güzel :) deprem ezdi dağıttı bizi normale dönemiyoz.
YanıtlaSil