Çocukken haber saatlerini hiç sevmezdim. Çoklu kanallara yeni yeni geçilmişti. Birinde haber bitince diğer kanala geçer, bir de oradaki haberleri dinlerdi babam. Çocuk gözüyle benim için haberler; dünyanın çok uzak bir yerlerindeki savaşları anlatıp duran, mekanikleşmiş, duygusuz, tek düze bir sese sahip asık suratlı sunucuların gereksiz sesleri demekti. Savaşsa, vatan toprağını korumak demekti çocuk zihnim için sadece. Ama acıyı, vahşeti bilmediğim zamanlardı.
Yıllar sonra, yerel radyoların yeni bir heyecan fırtınası yarattığı dönem başladı. Üniversitedeki ilk tercihim olan Radyo Televizyon bölümüne giremeyince yeni açılmakta olan radyolar benim için istediğim işi yapmanın fırsatı oldu. Program yapımcılığı, spikerlik, DJ'lik derken kendimi haber spikeri olarak bulmam da; gençliğimden çocukluğuma bir göndermeydi sanırım :) O mekanikleşmiş sesleri taklit ettim bir süre. Ne de olsa haber bu, ciddi bir işti. Allahtan Reha Muhtar haberciliğe yeni bir boyut getirdi o sıralarda:) Ana haber programlarına, kendine has, komik ve gaflı yorumlarıyla soluk getiren Reha Muhtar, Türk habercilik tarihine adını yazdırmış bir isim oldu. Sizlerin de bildiğiniz gibi, habercilikte çok başarılı olmuş, ilgiyle program saatlerini beklediğimiz bir çok sunucu var. Tek tek bu isimleri yazmak değil niyetim. Yaşayan ve ölmüş olan tüm bu insanlara selam olsun diyerek bu paragrafı kapatıyorum. Çünkü derdim başka😉
Bir yandan ülkede/dünyada neler oluyor, diye merak ederken, öte yandan haberleri izlemek istemeyen kaç kişiyiz merak ediyorum. Bazı çok bilmişlerin bu cümleyi okur okumaz akıllarından geçirdikleri sözleri duyabiliyorum: "Sen kendi mutlu dünyana bak tabii, insanlar ne acılar yaşıyor umursama." Yok yaa, bir tek senin umurunda değil mi? Ne kadar yargılamaya hazır bekler bir millet olduk inanılır gibi değil. Zihnimizde, birilerinden duyup doğruluğuna(?) emin olduğumuz hazır cümlelerimiz var çünkü. Hiç biri kendi akıl ve vicdan süzgecine dokunmaya bile tenezzül edilmemiş başkalarının cümleleriyle yaşayan alıntı hayatlar var. Sadece bir yere dahil olma dürtüsüyle yaşayan, kendi olmayı aklına bile getirmemiş yığınlar var. Dahil olduğu kitleyle birlikte ölümüne kankalık etmeyi göze almış, 'yaşama katkı nasıl olunur'u unutmuş, karanlık destekçiliği yaptığının farkına varamamış insancıklar var her yanda.
Siyasetin özünün yalan ve riyadan geldiğini bildiğimden, hiç bir siyasi partiye yakınlık duymadım bu güne kadar. Bana göre bu dünyanın çıkışı, bilgiyle, bilimle, duyguyla harmanlanmış eğitim, ve sanatsal bir devrimle mümkün. Fakat geçtiğimiz seçimlerde her haber saati, kendimi televizyon başında bulmaktan alıkoyamadım. Siyasilerle bir yerlere varılabileceği zannıyla seyrettim haberleri. Sonra, istismar edilen o küçük kızdan yana bir gelişme duyar mıyım diye her gün ağlayarak izledim. Yıllar önce radyodan Sivas katliamının haberini okurken boğazıma oturan düğüm yer etti sanki boğazımda. Ne zaman bir haber izlesem/okusam, gelip yerleşti.
Bir videoya denk gelmiştim internette. Ne zaman yemek saatlerine denk gelen bir haber bültenini izliyor olsam, bu videoyu hatırlamaktan alamam kendimi. Bir taraftan da çocukluğumdaki ben olur kızım, masum ve yaşananlardan sadece haberdar olan. Annelik iç güdüsüyle bu hayatımdaki huzura teşekkür ederken, yardımcı olamadığım bu canlara şifa dilerim sessizce. Video kabaca şöyleydi: Bir aile huzurlu yuvasında çocuklarıyla huzurlu bir şekilde akşam yemeklerini yerken, bir yandan da televizyonda haberleri izliyordu. Haberlerde, savaş halinde bir ülkede yıkık dökük bir evde bomba sesleri arasında korkulu gözlerle bir parça ekmekle karnını doyurmaya çalışan bir aile gösteriliyor. Normal hayat sürenler, bir an gördükleri bu manzara karşısında, anlık bir üzüntü yaşayıp yemeklerine devam ederken, diğer yandakiler hayatta kalma savaşı veriyordu. Haberleri her izlediğimde bu iki duygu arasında gidip geliyorum. İzlemesen haber almak istiyor, izlesen acı çekiyorsun. Kapat televizyonu, kapat sosyal medya ağlarını bitsin acılar. Bitecek mi?.. Dünyada yaşanan bunca şeyi değiştirebilecek bir sihirli değnek istiyorum işte o zaman.
Ne o savaşın ortasında kalmış ve gözlerinden korkuyla çaresizlik okunan, ama yine de ailesiyle yaşama tutunan çocuğun, ne de tüm bu yaşananı bir anlığına televizyonda gören, hemen ardından sevdiği programla yeniden yaşamına geri dönüveren çocuğun suçu yok bu oyunda. Çünkü bu; kirli oyunda, piyon olduklarına inandırılmış hepsi de. Birbirlerinin yaşadığı hayattan sadece haberdar olmaları, birbirlerinin hissettiklerini anlamalarına yetecek kadar gerçekliğiyle sunulmuyor çünkü haber bültenlerinde. Ya da yaşanan kötü olaylarla duygularımız kullanılarak, korkutuluyoruz; hem hak ettiğimizce yaşamaktan, hem de diğer yaşamlara dokunmaktan. Daha çok var olabilmek için, hayatta kalabilmek için birilerini ezmemiz gerektiği yalanıyla ayak uyduruyoruz düzene. Gerçek sandığımız sanal hayatları yaşıyoruz gözlerimiz kapalı. Bu oyunun oyun kurucuları tarafından belirlenen bir hayatı yaşıyor olmaları o çocukların suçu değil. Tek bir seçenek var; egolarımızdan sıyrılıp, insan olmanın erdemine ulaşarak, ırksız, isimsiz, sıfatsız sadece insan olarak bir araya gelmek. Ancak o zaman tüm canlıların yaşam hakkına sahip çıkabiliriz bu açlık oyunlarında.
Yeni buluşlar, yeni yetenekler, doğada keşfedilen yeni türler, çocukların oyunla eğitiminin bütünleştirildiği, yaşlıların ölümü bekleyen yalnızlıkları yerine hala kendilerince üretebildikleri, hayvanların insanla eş değer tutulduğu, insancıkların insan olma yolunda katettiği süreçteki gelişmeler gösterilsin istiyorum artık haberlerde. Biliyorum ki o sihirli değnek aslında yok. Ama hepimizin içinde bir sihirli değnek var. "Sen değişirsen dünya değişir" ya hani, belki dünya düzenini değiştirecek gücümüz yok. Ama herkes kendini iyi olma yolunda değiştirir, tek kutsalı sevgi olursa, kendimize düşmanlar arayan yanımızı ehlileştirirsek, kendi kendine düşman olduğumuzu anlar ve iyileşir, değişir miyiz ki?
Haberler değişsin artık! Biz değişelim, dünya değişsin!
Not: Akhisar Postası'nda yayımlanmış olan yazımdır.
Haberleri Severek Mi İzliyorsunuz?
Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com
on
Pazartesi, Kasım 05, 2018
Rating:
Haberleri izlemeyi sevmiyorum. Nadiren izlerim.
YanıtlaSilUzak diyarlardaki olumsuzluklardan haber olmak meselesi için ise, Otel Ruanda filminde geçen şu replik mükemmel bir tespit sunuyor:
'- İnsanlar bu görüntüleri izlediklerinde bize yardıma gelirle değil mi?
- İnsanlar bu çekimi gördüklerinde “aman tanrım, bu korkunç” diyecekler ve aksam yemeklerini yemeye devam edecekler, hepsi bu.'
İzlediğim video da muhtemelen bahsettiğiniz filmden yola çıkarak yapılmış olabilir. Yakınında ya da çok uzaklarda acı çeken onca insan varken normal hayatına devam etmek durumunda kalmak da başka bir acı. Öte yandan dünyadaki tüm acıya müdahale edip acıyı tümden yok etme gücümüz de yok. Elde kalan, duyarlı olup kendi çapında elinden geleni yapmak. Çok teşekkürler katkınız için.
SilHaberler toplumu baskılamak, 3 sayfa tedirginliği ve gerçekliği yaratmak için planlanmıştır. Özünde en can alıcı saatte 'elindekiyle idare et, kötülükler sandığından da çok büyük ve yakın, fazlasını isteme' modundadır. Haberleri izlemiyorum. Türk televizyon programlarını izlemeyeli ise çok oldu.
YanıtlaSilFarkındalık yaratacak programlar yok, diziler hep birbirinin aynı. 24 saatte iki oda, bir balkonda ellerinde sadece can alma amaçlı olan sahnelerin yer aldığı vakit dolduran fakat fikir boşaltan dizilerle kirlenmek istemiyorum. Haberler ise yeryüzündeki çirkinliği ve sonuna konan şaşkınlık verdiği iddia edilen (bebek, hayvan, komik videolarda) detaylardan oluşan kesitlerdir. Toplumun bunları talep ettiği gerçeği var. Arz ve talep ekseninde haber akışı planlanmaktadır. Ortalama zekanında altı programlara maruz kalmayın.
TV'de dizi ve haber izlemeyin,seçili programlar için renkli ekran karşısında geçin. Geri kalan zamanlarda bloğumdaki belgesel ve bilimsel kaygısı yüksek kitap yorumlarımı keşfedebilirsiniz. :)
Yorumun en güzel cümlesi sonuncusu olmuş :))
SilYıllarca, insanların ailecek vakit geçirip televizyon izledikleri saatlerde çalışıyor olduğum için, çok özenirdim bu klasik tabloya. 2 yıldır evin tadını bol bol çıkardım fakat, televizyon adına kaçırdığım hiç bir şey olmadığını da görmüş oldum maalesef. Arada bir iyi bir şeyler yakalar mıyım diye de göz atıyorum.
Arz talep konusu da malum, dediğiniz gibi. Arabesk hayatlardan beslenen bir yan var sanırım milletimizin genlerinde.
Teşekkürler yorumunuz ve katkınız için. Tavsiyenize uyacağım ;)
Ben varım:) İzlemek istemiyorum ama gündemi de merak ediyorum. Yazı da demişsin ya "izlemeyelim, sosyal medyayı takip etmeyelim" bence bu kafamızı kuma gömmek, sorunlardan kaçmak demek.Sen kaçarsan ben kaçarsam ne olur bu dünyanın hali? diyerek izlemeye deevam ediyorum ama hiç mutlu değilim bu durumdan.
YanıtlaSilAl benden de o kadar :) Haber alma isteği ve aldığın haberlerden mutsuz olmak. Aslında temel sorun, medyanın birilerinin elinde oluşu. İkinci sıkıntıysa, hem tarafsız hem de gerçek habercilik anlayışına sahip kanallarımızın olmaması. Ah benim bir televizyon kanalım olacaktı ahhh :))
Silhaberler dünya değişsin tabiside :) amaaa şimdiye dek hiç bir zaman haber dinlemedim veya izlemedim ya da okumadım :) ne gaste ne tv ne radyo ne de netten :) hiç katlanamam :) hiç işim olmaz :)
YanıtlaSilSeninki de bir tercih Deepcim :) Haberler de artık birbirine çemkiren koca koca adamlarla doldu taştı. Gerisi haber bile olmuyor. Kaçırdığın bişey yok canim :))
SilHaberler izlenmeden olmuyor, hiç olmazsa ana haber, ancak her kanalda değil. Ah reha yok mu reha, bildiğim çok ihtiyara halüsinasyonlar gelmeye başlamıştı bir dönem. Örneğin birisinin perdelerini örümcekler sarıyordu.
YanıtlaSilReha Muhtar kendi habercilik politikasını geliştirmişti tavrıyla :) Halüsinasyonlardan haberim yoktu bak :)
SilHaberleri sevmiyorum ve motivasyonumu düsürüyor ama gündemi takip edebilmek adina bakiyorum.
YanıtlaSilBir çözüm bulmak lazım bu arada dereliğimize. Ya da en demogojisiz haber kaynağını bulup sadece oradan takip etmeli.
SilHerkese merhaba, ben aranızda çok yeniyim...sayfamı ziyaret edip takipçim olarak ve yorumlarınızla beni desteklerseniz çok mutlu olurum....herkese kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum....
YanıtlaSilHoş geldiniz yolunuz açık olsun, sevgiler...
SilGenel bir gündem takibi için haberleri izlerim. detayınıda haber sitelerinden takip ederim
YanıtlaSilÇoğumuz aynı şekilde davranıyoruz sanırım :)
SilGreat post, dear. <3
YanıtlaSilI'm following you. :) This is my blog and the new blog post, you can check. Also, it would mean a lot to me - a little support by following me back! ;)
New blog post: K R I N K A
Instagram: xan_dr_a
Kisses!
Hello, Thank you dear, welcome :)) Follow me too ;)
SilBen küçükken haberleri severdim, reklamları sevmezdim. Mesut Mertçan, Nermin Tuğuşlu evimizden gibi gelirdi bana.Reklamlar başladı mı malum tek kanal değiştiremezdik de. Büyüdükçe kirlendi dünya. Günümüzde yarı magazinsel ve bir siyasi fikrin tarafını açıkça belli eden haberleri izlemiyorum. Artık reklamları izliyorum ne de olsa programlardan daha uzun.
YanıtlaSil'Haberleri severek mi izliyorsunuz?' derken gerçekten benden başka fikirleri merak ederek yazdım. Bakış açısını sizin gibi dile getiren yorumlar aldığıma da çok sevindim. Çok iyi reklamlar yapılıyor bu arada. Bazıları haber bültenlerinden kaliteli :) Çok teşekkürler katkınıza.
Silİnternet çıktı haberler bozuldu. Tv’de haber izlemeyeli yıllar oldu.
YanıtlaSilÇocukluğumda herkes pür dikkat beyaz cama yapışırdık.
İstiklal Savaşı gazisi de kalmadı öldüğünü duyunca üzüleceğimiz.
Kar yolları da kapatmıyor artık Van’nın bahçesarayında
Tv başında bizi toplayacak Babam da terk etti gitti dünyayı.
Telefona mail gelmiş ben en iyisi ona bakayım
Radyodan ajans dinlemeler geldi gözümün önüne. Her ne kadar televizyonlu döneme doğmuş olsak da, teknoloji çağının ortasında, hıza ayak uydururken öte yandan bildiği derinliğe özlem duyan ara nesiliz sanki biz.
Sil