Yozlaştırabildiklerimizden Misiniz?

https://aynahikayesi.blogspot.com.tr/2018/02/yozlastrabildiklerimizden-misiniz.html
Görsel internetten, Tavır Dergisi'ne aittir.


Artık, yemek içmek kadar günlük rutinimize girmiş olan sosyal medya gezintimi yapıyordum bugün.Malum, videoları izlemek ses açısından her zaman uygun olmuyor.Ama dikkatimi çekti ve evde olduğum için izledim.Çok sık paylaşım yaptığım söylenmese de, bunu paylaşmak istedim.Bir derdi varsa konuşmak istiyor insan, paylaşmak istiyor.Yine de paylaşımlarımda özenli davranmaya çalışıyorum.O yüzden, önce videodaki sokak röportajına katılan kişilerin kişilik haklarına saygısızlık olur mu diye geçirdim içimden.Ama bunu yayınlayan zaten ulusal bir kanaldı görebildiğim kadarıyla.Ayrıca öyle olmasa bile, mikrofon uzatıldığında kimse baskı altında falan değildi sonuçta.Gayet isteklice ve çok bilmişlikle cevapladılar soruları.Yahu boşa mı demişler "Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp" diye.Herkes her şeyi bilmek zorunda değil derim her zaman.Fakat konu bu değil.Konu, en bildik şeyleri bile öğrenme zahmetine girmediği gibi, bayram sohbetleri benzeri klasik lafları bir araya getirip bilirmiş gibi yapmaları.Çocukluğumuzdan beri büyüklerin konuşmalarını kopyalayıp tekrarlarız.Mesela bayram gezmesinde evine senede bir gidilen eli öpülesi şahıs ve misafir çocuk arasında geçen diyolog hep aynıdır:

Büyük- Ne kadar büyümüşsün maşallah. (Bu arada mümkünse başı okşanır çocuğun gülümseyerek.)
Dersler nasıl gidiyor bakalım?

Çocuk- 'İyii' der çekingen gülümsemesiyle.

Falan filan işte hep bildik şeyler.Büyüdün artık çocuk değilsin.Eli öpülesi teyzeye gittiğinde, sarılmak istediğin için  git mesela.Ya da sarılıp sohbetini dinlemek istediklerinle görüş sadece.Hiç mi kendine ait bir kelimen olmadı peki bugüne kadar? Kendini olduğun gibi ifade edebileceğin tek sözcük eklemedin mi kelime dağarcığına? Bu kadar mı sığsın? Öğretilmişliklerini sorgulamadan inandığın yetmedi mi? Düşüncenin, barış istemenin dahi suç sayıldığı hallere çoktan alıştı zaten insanlık.Alıştırılamayan uyumsuz anarşiklerin sesiyse kendi aralarında çıkıyor yalnızca.Kavgada, karşısındaki muhattap, arkasını dönmüş giderken, duymayacağından emin olduğunda küfürlerini sallayan korkaklar gibi; acizce vicdanlar rahatlatılıyor sadece.Karşı duran karıncanınsa üstüne basılıyor, devler gezegeninde.Ya da, ayağından bağlanıp, tersine sallandırılıyor ibret olsun diye.Korku salınıyor evlere.Yeni bir insan ırkı doğuyor yeryüzünde.Sadece yapmak zorunda olduklarından ibaret olan yaşamlarında; karın tokluğuna, taksit ödemekle harcanan hayatların yaşandığı bir ırk bu.Bilmenin özgürlüğünü tadamayan köle insanlar.Televizyonda önüne sunulanları gerçek hayat sananlara dönüştük.'Truman Show'umuzu yaşar olduk.En büyük güç bilgiyken, küçüklükten aşılanıyor beynimize paranın gücü.Üç kuruşa sattık ruhlarımızı, her şeye zaten sahipken...

Videoya buradan bağlantı verebildim.Umarım izlemek isteyenler ulaşabilir.Yine de, konuyu da belirteyim."Mısır Piramitlerinin Türkiye'den kaçırıldığı ortaya çıkarılmış.Bu tip tarihi eser kaçakçılığı hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye soran spikere verilen cevapların yarattığı beyin yanmasından sonra bu yazı çıktı ortaya.Hatta bir tanesi, hak hukuk, güvenlik önlemlerine dair ahkam kesip, bir de ardından tarih öğretmeni olduğunu söyledi.Kaçırılan piramitler ve tarih öğretmeni(?)😨

Ben de "Ah Aziz Nesin..." diyerek paylaştım kısaca.Neler vardı halbuki söylenecek.Farklı düşündüğü, farklı inandığı için yakılanların gezegeninde olduğumu hatırladım yeniden.Sonra, ulusal bir radyoda yapımcı-sunucu  olarak çalışan bir arkadaşın paylaşımına denk geldim.Bir de 'Sosyetik ev kadınları' varmış ya😲


Sevgili Renin Yükseler, program hakkında söylenebilecekleri tam anlamıyla ifade ettiği, ve birebir katıldığım için olduğu gibi paylaşıyorum:

“Sosyetik Ev Kadınları” adlı yapımının içeriğini KanalD’ye hiç yakıştıramadım!...
Ülkemiz terör nedeniyle böylesine zor bir süreçten geçerken, insanlar emekli maaşlarıyla zor geçinir zaman zaman açlıkla sınanırken şuursuzca konuşan kadınların bir araya gelerek toplumla dalga geçer gibi “Şekerim benim aylık güzellik harcamam 50BİN’den aşağı değil yada yemeğe misafir çağırıcam yemek takımlarımı değiştirmeliyim” şeklindeki diyalogların havada uçuşması YOZLAŞMADA son nokta olsa gerek!.. Bu tarz programlar fakiri zengine düşman edebilecek kapasitede.. Yozlaşmanın bu derece sergilendiği diyaloglar olmamalı.. Halkın kültür seviyesinin nitelikli programlarla yukarı bir bilinç durumuna çekilmesi gerekirken, tam tersine naif değer yargılarımız dejenere bir hale getiriliyor. Eğer ille de toplumun belli kesiminin yer alacağı bir program yapılacaksa da o zaman format, o kişilerin başka insanlara ilham olabilecek nitelikte topluma fayda sağlayan çalışmaları, belli bir görgü çerçevesinde, içi dolu diyaloglar eşliğinde sergilenmelidir...

Renin Yükseler 

Sonra 'ah Aziz Nesin' deriz tabii.. Tabii ki Mısır piramitlerinin devasalığından bi haber, yurt dışına kaçırılabilir birer tarihi eser olduğuna inanırız.Ve tabii ki de defalarca kandırılırız.Fakirleştirildikçe, karın tokluğuna kölelik ettiklerimize daha bir teslim ederiz çünkü ruhumuzu.Kurbağa deneyindeki gibi, yavaş yavaş yakılıyoruz.İçimize yanıyoruz yandığımızı bilmeden.Bilen anarşist ruhlarsa, birbirini kaybetmiş çoktan...


Yozlaştırabildiklerimizden Misiniz? Yozlaştırabildiklerimizden Misiniz? Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com on Salı, Şubat 06, 2018 Rating: 5

18 yorum:

  1. Değilim. Çok şükür beni yozlaştıramadılar. Yozlaştıramazlar da. Sosyetik Ev Karıları'nın tanıtımlarına sıksık rastlıyorum. Şaka gibi! Daha önce gelin - kaynana filan olurdu, hepsi BBG den türemiş ucube programlar, böyle halka böyle program ben kızmıyorum:( bayıla bayıla izliyorlardır. Ay sonunu getiremeyen insan oturup sosyetik karıları izlesin uzun yıllar önce Üsküdar'dayız o zamanlar....bir - çoktan rahmetli olmuş Semahat teyze vardı, kedici teyzeydi benim gibi ama evi kiraydı, o yüzden iki yakası bir araya gelmezdi, kediler yüzünden de her gittiği yerden bunu atarlardı çünkü o yıllar ne kedi kumu biliyordu, ne bir şey....neyse bu Semahat teyze rahmetli ençok magazin gazeteleri ve sosyete dedikodularını severdi, boyalı gazeteleri alır sosyetik karılar ne yapmış okurdu:))))bu toplum böyle yani....piramit konusuna hayret ettim hem de tarih öğretmeni:( cemaatin sayesinde sorulara çalarak olmuştur..böyle böyle toplular içten çürüyor:(
    Eline sağlık Aytül'cüğüm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En yozlaştıramadıklarındansın hem de sen Müjdecim :) Allah rahmet eylesin Semahat teyzeye.Seviyormuş demek ki:) Ne diyelim rahmetli olmuş artık.Kedileri seviyormuş bu da güzel.O dönemde insan yine insandı tabii de, bilinç düzeyi şu anki gibi değildi.Yaşadığımız dönemdeyse bilinç bu kadar yükselmişken, insanları bilerek yozlaştırmaları ve aptallaştırmaları, insanların da koyun gibi verilen neyse ona tamah etmeleri çileden çıkarıyor beni.Genelde sakin olsam da, zıvanadan çıkıyorum bazen :)
      O tarih öğretmeniyim diyen şahıs da sallamış gibi geliyor bana.Aksi imkansız gibi.
      Çok teşekkürler canim.

      Sil
  2. Ruhum darlanarak ve maalesef hak vererek okudum yazını. Hiç umut yok diyorum bunları gördükçe. Umudumuzu kaybetmememiz gerek ama:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Medyanın gücü ortada tabii ama, biz yine de kaybetmeyelim umudumuzu.Aynı düşünce ve duyguda olduğumuz çok insan var aslında.Sadece gücün görünen kısmı bunlar.Dengeler yerini bulur bir gün umarım.

      Sil
  3. "Mısır Piramitlerinin Türkiye'den kaçırıldığı ortaya çıkarılmış." videosunu izlemiştim.Aziz Nesin'e yıllar önce hak vermiştim.Herkes o kadar bilmiş bilmiş ve kendinden emin konuşuyor ki bence bu durum çok vahim.Ahh şu TV programları hepsi zaman kaybından başka birşey değil.Bunları bütün gün izleyip psikolojisi bozulan o kadar insan var ki Aytülcüm.Keşke daha fazla okuyup,araştıran,sorgulayan bir toplum olabilseydik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilinç düzeyi yüksek olanların suçu da büyük aslında.Bir boşvermişlikle, nasılsa düzelmez gözüyle kendi hayatına bakıyor çoğu insan.Gerçi sesi çıkan karıncalar da ibretlik, ayağından asılıyor ya devler gezegeninde o da ayrı mevzu :) En yapmamız gereken önce kendimizi, sonra da çocuklarımızı yetiştirmek bu durumda.Sonrası, kim bilir, belki bir gün...Çok teşekkürler Sibelcim.

      Sil
  4. Fevkaladenin fevkinde bir yazı hazırlanmışsın, ellerine sağlık...
    Her iki konu hakkında da söyleyecek söz bulamıyorum gerçekten de...
    Pessss... ve bilumum saygılar kendilerine :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler canim :) Aslında kızdığım insanların bilmemeleri değil, gücü elinde tutup kendi çıkarları için kullananlar.Bu yozlaşmanın sadece ülkemizde olmadığını da biliyoruz.Aynı saygıları gönderiyorum ben de :)

      Sil
  5. Bir kabus görüyorum, bir gün uyanacağım mutlaka diye düşünerek kendimi kandırmaya çalışıyorum ama yemiyor at terli. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun, bir yazımı hatırlattı bana Halil abi :) Zorbalar gezegeni diye bir yer hayal etmiştim.Hepsini oraya gönderelim yesinler birbirlerini :)

      Sil
  6. Pes dedirten şeyler bunlar. Ne hale geliyoruz böyle. Ya da getiriliyoruz.Farkındalık oluşturan güzel bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kadar çok şeyi normalleştirdik ki hayatımızda, her defasında şaşırmam artık deyip yine şaşırıyoruz.Sorun bizde sanırım :)) Teşekkürler.

      Sil
  7. Ben o salak programlara sinir oluyorum . Bazen gerçekten insanın sinirleri zıplıyor . İyi yapmışsınız yazarak . Belki birinden biri okur da azıcık yanlışını görür . Sevgiler .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım en azından arafta olanlara ulaşırız.Çoğu insan, alternetifsizlikten izliyor bu programları.Belki kendilerini bulabilecekleri uğraşları keşfedip robotlaşmaktan geri dururlar.Umarım...
      Teşekkürler, sevgilerimle :)

      Sil
  8. Diziler de sanırsın ki Türkiye'de herkes zengin,villalarda yaşıyor.Artık televizyon seyredilmeyecek derecede basitleşti.İnsanlara hiç bir şey vermiyor😞 Sahi RTÜK diye bir şey vardı.Ne iş yapar o? Yazınız harikaydı..Sevgiler 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. RTÜK: Rastık, Tarak, Üreteni Kovala gerçekten uzaklaş, gel biraz da sen oyalan gibi saçma bir şey demekti galiba :)) Unutturuyorlar böyle böyle işte :)
      Çok teşekkürler, sevgilerimle...

      Sil
  9. Bu programı yapan insanlar paradan başka hiçbir şey düşünmüyorlar. İnsanın psikolojisini bozacak programlar, saçma sapan batı özentisi programlar, doğruları yanlış gibi gösteren programlar gırla gidiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle tüm dünyanın tek derdi artık para, dolayısıyla güç sağlamak. Bunu yaparken birilerini ezip geçmiş, kimisini mahvetmiş... hiç bir şeyin önemi yok. Kaldı ki programlarda özenli davranılsın :(

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.