Kendini Okumak

https://aynahikayesi.blogspot.com.tr/2018/01/yalnzca-hissederek-istediginde.html

Dileğin, yalnızca hissederek istediğinde gerçekleşir ya hani... Hatta bu gibi durumlarda, çok kullandığımız bir cümle vardır; "Çok istemişsin demek ki" deriz.Keşke hayatımızın çoğu, hücrelerimize kadar işleyen bu güzel duyguların tadı ve yoğunluğunda geçse.Zihnin aldatmaca oyunlarına gelip, zorlaştırmaktan vazgeçebilsek hayatı kendimize. 'Zombie' adlı nefis parçayı dinliyorum yine.Sanırım bir insanın duygu halini en kolay etkileyen şey müzik.En azından benim için öyle.Eskiden, sıkıntılı zamanlarımın, vücudumda öfkeye dönüşeceğini hissettiğim zamanlarda Nirvana dinlediğimi yazmıştım başka bir yazımda.Yüksek sesle dinlediğim müzik, çığlığım olurdu sanki, içim serinlerdi.Hatta bir kasetini çantamda taşırdım evin dışında kalacağım günlerde.Belki hatırlayan vardır "Yıldız Yanılgısı ve Kurt Cobain" adlı yazımı.Müzik, öfkeyi yenmenin en masum yoluydu o yıllarda benim için.Sonrasında ise, kendi geliştirdiğim bu koruma kalkanımda bir değişikliğe gittim.İlk iş olarak, kalkanımı attım.Çünkü, artık öfke, yabani iç güdülerden öte, bana katkısı kadar vardı.Ne de olsa insaniydi tüm duygular, öfkeye teslim olmadığın sürece.

İşte, bu yüzden artık, müziği, sadece kendimle buluşmalarımda kullanıyorum.Dinginleşip, iç sesimi dinlememi sağlıyor uzun zamandır müzik.Sıkıntıyı atma aracı, huzuru duyumsama aracına dönüştü. Yaklaşık bir yıldır böylesi durumlarda, en çok dinlediğim şarkıysa; 90'lardan Zombie isimli parça.Hadi biraz müzik dinleyeyim dediğimde ilk aklıma gelenlerden biri yani.Hatta üç ay kadar önce, bu şarkıdan esinlenerek bir yazı hazırlamıştım ki, benim için en 'ruhumla yazdığım' "Aynamdan" bölümünün tam hakkını verecek bir yazıydı.Yazıda kullanacağım fotoğrafları düzenlerken yanlışlıkla 'geri al' tuşuna basarak hepsini kaybettim.İnanılmaz üzüldüm.Çünkü benim için çok özeldi; zihnimden değil, kalbimden geldiği için.Neyse, olacağı varmış demek ki... Bir kaç gün önce, şarkıyı söyleyen grubun solisti Dolores O'Riordan'ın öldüğü haberini okudum.Garip bir duyguydu.Tanımadığımız halde öldüğünü öğrendiğimiz bazı insanlar için üzülürüz ya hani, öyle işte.

Kızıma hamile olduğumu yeni öğrendiğim günlerde Bodrum'da, salaş bir balık lokantasında çalışıyordum.Ünlüler için gözden uzaklığı açısından tercih edilen bir yerdi.Dolayısıyla, birçok ünlüye servis yapma şansı oldu.O kadar sıklıkla, bildik isimler geliyordu ki, artık bu durumun çok özel bir yanı kalmamıştı benim için.O günlerden birinde, Akademi Türkiye'den beri, görüntüsü, tavrı ve tarzıyla çok beğenerek takip ettiğim kişiye benim servis yapmam istendiğindeyse her şey değişti.Neredeyse rock yıldızlarını görünce çığlık atan kızlara hak verecektim.O derece yani.😅Tabii ki, bana 'abla' diye hitap edene dek sürdü bu duygum.Saygıdan olsa gerek hitabı😇 Neticede; "Kız bebeğim dünyaya gelecek isim önerir misiniz?" diye soran bendim.O, Çimen ismini çok beğendiğini söylerken, çaktırmadan saçlarına dokunmak, kısacık da olsa sohbet etmek, farklı bir heyecan vermişti bana.Kızımın ismini Doğa koyduk ama, unutulmaz bir anı olarak kaldı bende.Kurt Cobain'in ölümüne çok üzülmüştüm.Yakınım olmadığı halde en çok etkilendiğim ikinci ölüm haberi de ona ait oldu ne yazık ki😔Çok yakınlarım tarafından baş sağlığı alacak kadar hem de.Çok genç yaşta kaybettiğimiz Sevgili Barış Akarsu da, diğerleri de ışıklarda uyusun...

Dinlediğim bir şarkı nerelere kadar götürdü beni böyle... İrlandalı grup The Cranberries'in, 1994 tarihli "No Need to Argue" albümünde yer alan protest şarkısı "Zombie" adlı parçasını tekrar dinleyişim, yine bir çok duyguda dolaştırdı beni.Ve yine çok iyi geldi.Müziğe geri döndüğümüze göre; beğenip etkilendiğim müzik klibi sayısı çok azken, bu klipte ne bulduğumu düşündüm.Bence muhteşem bir oyunculukla, acıtıcı gerçeklerin bir arada sunuluşundaki uyumdu bulduğum.Bu, bir film izlerken karakterlerin duygu durumlarının bizde yarattığı duyguyla aynı.Bazı filmlerin sonunda sinemadan çıkarken bir çoğumuzun burnumuzu çekiyor olmamıza benziyor.Ya da aynı yerlerde tüm salonun kahkahalarla gülmesi gibi.Seyrettiğimiz oyuncu, hissederek oynadığında geçiriyor bize duyguyu.Oyunculuk aşkımın kaynağı da aynı.Canlandırdığın her kimse, o oluyorsun.Tüm benliğinle hem de... Yaşadığın bütün gereksiz koşuşturmaca bir süreliğine son buluyor, zihnin boş şeylerle karışmıyor sahnede.Yaratmanın tadına varıyorsun.İşte böyle zamanlarda, ruhunla buluşup, kendini okuyorsun.

"Hamdım, piştim, yandım." diyen Mevlana'nın derin anlamlar içeren bu kısacık cümlesindeki 'yandım' kısmından sonraki aşama benzeri, muhteşem duygular yerleşiyor an be an içine.Her seferinde, *küllerinden yeniden doğuyorsun sonsuz yaratımın içinde.Seni içine alan bir müziğin, bir filmin içinde, bir heykelin dekolte kıvrımlarının gerçekçiliğinde, bir seramik ustasının becerikli ellerinde, bir yazarın büyülü sözlerinde yeniden can buluyorsun.


Not:
Ateşi, *küllerinden yeniden doğuşu anlattığım yazım 15 Ocak'ta Akhisar Postası "Şiir-Öykü" bölümü, Edebiyat Sayfası 5. sayısında yayımlandı.Dilerseniz linkten okuyabilirsiniz.(Takip etmek isteyenlere; Edebiyat Sayfası, her ayın 15'inde ayda bir yayımlanmaktadır.)
Akhisar Postası'ndaki, "Ejder'in Nefesi" başlıklı yazımdan bir cümle; "Gördüğün şey; ejderin nefesindeki ateşten doğan çocuğunun, ana rahminden çıkışını kutlayan sevinç göz yaşları olacak."       


💙💙💙
Kendini Okumak Kendini Okumak Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com on Perşembe, Ocak 18, 2018 Rating: 5

9 yorum:

  1. Tasavvuftaki "hamdım, piştim, yandım" felsefesi insanın ulaşacağı mertebeleri vurgularken yanmak, işin en ağır boyutudur. Farklı bir bakış açısıyla anlamlandırdığın yazı için teşekkürler, selamlarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam da dediğin gibi Sevgili Mukaddes.Her ne kadar bir Mevlana olmasak da, kendi çapımızca boyutları hissetmek müthiş.Bloğumun ismi de aynanın tasavvuftaki anlamından geliyor.Ben çok teşekkür ediyorum katkın ve yorumun için.Sevgilerimle...

      Sil
  2. Öncelikle sondan başlıyorum tebrik ediyorum güzel öykünü, mutlaka okumak için uğrayacağım, müzik insanı bazen gerçekten tedavi ediyor, bazen çok kötüysem tam tersi hiç dinleyemediğim en sevdiğim şarkıları bile oluyor garip bir duygu...ama müziğin iyileştirici yönüne inanıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müzik bambaşka diyarlara götürebiliyor gerçekten Müjdecim.Ben de iyileştirici yönünü sevdiğim için hüzünlülerinden uzak duruyorum genelde :)

      Sil
  3. Kaç gündür bloguna geleceğim özledim yazılarını okumayı,
    Geldim ama kafayı toparlayıp yazamıyorum aklım hep Ülkenin son halin de takılı sabahtan beri jetler tepemizden uçuyor (Diyarbakır'dayım.buralar sakin ama) ve haberler sınır ötesi operasyon adına savaş dediler sabah namazından önce tüm yurtta selalr okunacakmış yaralı gazilerimiz var dendi :((((( acı haberleri gelmesin inş.
    Bu silahı üreten tüketen herkesi doldurup bir yere kulakları patlayıncaya kadar çalacaksın dünyanın en güzel melodilerini acaba fark ederler mi ki güzellikleri.
    Neyse yine gelirim bir ara öpüyorum seni.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haticecim öncelikle cevabım gecikti kusura bakma.Kış malum, grip eve girdimi kolay çıkmıyor.Bilgisayarı açamadım hiç son günlerde.Tabii ki keşke tek derdimiz grip olsa :( Savaş çığırtkanları illa silahları süsleyip püsleyip sunuyorlar insanlığın önüne.Barış simgesiyle kulağa hoş gelsin isteniyor herhalde.Onlar fark etmezler yine de güzellikleri.Gözleri kör karanlık olmuş.Yine de bir umut ışıktan yana diyebiliyoruz sadece :( Dikkat et canim kendine, çok öpüyorum ben de...

      Sil
  4. Bende ölüm haberinden 1 - 2 evvel dinlemiştim tekrar bi açıp bu şarkıyı abla, çok sevdiğim bir şarkıdır. Sözleri anlamasam bile, siyah beyaz o görüntülerde bişeylerin ters gittiğini, anlatıyorsun zaten. Müziğin benim için anlamı da aslında bir bakıma motivasyon aracı. Filmlerde de müziğin kullanılma amacının bu olduğuna inanıyorum, insanı filmin moduna sokuyor, adapte ediyor. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen Berkecim, sözleri anlamak şart değil her zaman.Zaten sesteki acıyı hissediyor insan.Görseller de iyi kullanıldığında, aynı dili konuşmadan da paylaşılıyor aynı duygular.Güzel müzikler hep güzelliklere motive etsin ablacım :)

      Sil
  5. aynen bence de müzik insanın duygu halini etkileyen çok önemli bir silahtır,dediğin gibi müzik öfkeyi yenmenin de bir yolu ve halen bile geçerli bu yol bu.. 🙂 zombie parçasını ben de severek dinlerim,şarkıcının öldüğünü daha yeni sizden duymuş oldum,46 yaşındaymış üstelik..😞 yanlız ölümüne sebep olanlardan biri de sanmıyorsam çocukluğunda 8 yaşından itibaren 4 yıl boyunca yaşamış olduğu cinsel tacizlerin 😬 getiridği bir travmada varmış ,çok üzücü bi durum..rahmetli Barış Akarsu'nun kulakları çınlamıştır şimdi,"biri beni andı" diye.. 🙂 Mevlana'nın "hamdım,piştim,yandım" sözünü kitaplaştıran Ahmet Kardam'ın kitabı aklıma geldi şimdi,bi ara alıp okumak lazım...elinize sağlık..🙂

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.