DİNLE KÜÇÜK ADAM
... "Kendini mimariye, resme, yontuya, tarla ekimine, coşkuyla verdiğin zaman büyüksün sen... Gökyüzünden, şiirden, müzikten, danstan zevk aldığında, dostlarına, çocuklarına, eşine hayranlıkla bakabildiğinde, yıldızları gözlemlemek için gözlem kulesine gittiğinde büyüksün sen...
Ben sana benzemediğim için, sen bana “kaçık” ya da “dahi” diyorsun.
İster beni bir dahi yerine koy, ister kaçık de, ister hayranlık duy ister as.
Eğer beni anladıysan nerede küçüldüğünü, küçültüldüğünü de anlamışsındır.
Unutma, ben sana hem ayna tutanım, hem de kendisiyim o aynanın.
Hem aynanım ben senin, hem de aynada gördüğünüm.
Ben sendeki canlı olanın sonsuzluğunu ortaya çıkardım.
Senin kozmik doğanı.
İşte tek ödülüm budur benim.
Senin emeğinin billurlaşmış şeklidir benim sözlerim." ...
Ruhunla Duy; Sözcüklerin Sesi Var
"Sözcük işte... 'Ses' olursa; duyarız zaten" mi diyorsun? Peki, şu anda, benim sesimi tanımadığın halde duyduğun; 'sözcüklerim' in sesi değil mi?..
Son aylarda, içimdeki -sonsuz olasılıktaki- kadınlardan birinin sesi çok karıştırıyor zihnimi.Sadece zihnimi mi?.. O kadar sessizce gürültü yapıyor ki, sözcükleri duyamaz oldum.Öyle bir ses ki, afyonuyla sarmaladı beni.Boşlukta asılı kalmış gibi, bugünün yarına evrilmesini izliyorum, hareket edemeden... Harflerden örülmüş bir örümcek ağına tutsak edilmiş gibiyim.Bu incecik ipleri koparıp koşabilecekken üstelik.Her şeye yetişmek isterken, hiçbir şey yapamadan kilitlendiğiniz oldu mu hiç? Benimki kadar uzun süre olmasa da, mutlaka yaşamışsınızdır.İşte böyle zamanlarda, bir itekleyici güç arıyor insan.Nihayet, o gün bugünmüş ;)
Bir örümcek ağına hapsolmuş da kıpırdayamıyormuşum hissinden kurtuldum.💫 Bu silkelenişin gerçekleşmesi de, çok sevdiğim iki dostumun sayesinde oldu.Onlar harika bir çift, ve benim "İyi ki" lerimden💕 Aylin ve Servet Yalçın.Sevgili Aylin'in yönettiği, Servet'in de, Wilhelm Reich’ın “Dinle Küçük Adam” adlı eserinden esinlenerek, yazıp oyunlaştırıp sahneye uyarladığı ve oynamış olduğu oyunu okudum bugün.Öyle beğendim ki duygu trafiğim canlandırdı beni.Hem gözlerim doldu, aynı anda umutla hızlandı kalp atışlarım.Okurken sahneyi gördüm adeta.Hatta sanki ben oynadım.Bazen seyirci oldum.Bazen de seyirciyi ve oyuncuyu gören.Bugün, sözcükleri yeniden duyabildim neyse ki 😍
İlk gençlik günleri dönemimde iş yaparken uyuşuk olduğuma dair söylentiler vardı.Halbuki, ben bilmeden meditasyon yapıyormuşum.😊 Çünkü, bir sonrakinin endişesi veya, öncekinin sorgulaması yerine, 'an' da yaşadığım için, tadını çıkara çıkara yapardım.Ne görev olarak, ne de ödül bekleyerek değil... Herhangi bir işi, zevkle, olabildiğince kusursuz, ve kendimizce "en iyisini" yapmak; Şifaymış meğer.Sakin, ve ağırken yani; Dengedeyken duyulurmuş sözcüklerin sesleri.Benim şu 'an' da duyduğum gibi... Sen de; Dinle ve Duy Ben'i.
Yazmaya başladığım ilk günleri düşünüyorum.Kendimi, kendime anlatmamla başladı yolculuğum.İç konuşmalarım söze döküldükçe, fark ettim ki, her defasında Öz'ümle buluşmaya başladım.
" ...en önemli seçim, insanın kendisini seçebilmesi.Bana sunulan Aytül'ü reddettim.Kendimi arıyorum.Arayış ve buluşlarım aynada birleşti.Yazma dürtüme, hikayelerin sınırsızlığının çekiciliği de eklenince; "AYNA HİKAYESİ" doğdu.Kendimden doğduğum yere, Ayna Hikayesine, hoş geldin."
Bloğumun "Hakkımda" bölümünün son cümleleri bunlar.Hepimiz herhangi bir işle, ya da bir uğraşla kendimizi ifade ederiz.Herkesin bir yolu mutlaka vardır kendi tekamülü için.Benim yolumun da, -en azından şu anda- yazmaktan geçtiğini hissediyorum.Hayatın gündelik rutinliğinde, kendimle en çok kucaklaştığım yerdeyim çünkü.
Blog açmaya karar verdiğimde, isminin ne olacağına dair sabaha kadar uyuyamamıştım.Hoş, genelde de geceleri uyuduğum nadirdir ya neyse ;) Sürekli olarak kafamda dönen, Yunus Emre'nin cümlesiydi: "Bir ben vardır bende benden içeri." Ben'deki Ben'den yola çıkınca aklıma gelen; 'Ayna' oldu.Bu benim hikayem olacaktı.Bir nevi; aynam... Yazmaktaki amacım; kendimi kendime hatırlatmaktı öncelikle.Paylaşarak da, yalnız olmadığımı bilmek istedim.Herkesçe tanınmak değil, sadece benzerlerimle buluşmak istedim.
Aynı gün, kendiliğinden gelen bir karara vardım.Asla, hissetmeden yazmayacaktım.Ve asla hissetmeden, yazmak için yazmadım.
Öte taraftan yazmadığım zaman dilimlerinde hiç mi bir şey hissetmiyorum? Tabii ki hayır😊 Son zamanlarda elli kadar yazı var taslak halde.Ama dedim ya hani, hareket edemeden bugünün yarına evrilmesini izledim boşlukta asılı kalmış gibi.Dinginlik kelebeğine dönüşmenin sancısıymış neyse ki...
Ay ışığı, güneş ışığının yansımasıysa; kaynak güneştir ya...
Unutma! Ben sana hem ayna tutanım, hem de kendisiyim o aynanın.
'Aşk' olanlara................................................................................................
Aytülpedia ;)
"Dinle Küçük Adam"ı dinleyin, izleyin mutlaka.Çünkü belki de yarın sizin şehrinizden geçecek😉
27 Ekim ilk gün oyununa dair yazılanlar:
ENEZ’DE TİYATRO FIRTINASI… 27 Ekim Cuma akşamı Enez Lisesi tiyatro salonunda sahnelenen “Dinle Küçük Adam” isimli tiyatro gösterisi, Enez’li sanatseverlerce ilgi ile izlendi. 1957 yılında Amerika’da bir cezaevinin tek kişilik bir hücresinde ölü bulunan Avusturyalı bilim adamı, psikanalist Wilhelm Reich’ın, ölümünden kısa bir süre önce tuttuğu notlardan öğrencileri tarafından “Dinle Küçük Adam” ismiyle, bilimsel bir amaç gütmeden yayımlanan eser, ilk kez 1993 yılında Servet Yalçın tarafından oyunlaştırılarak birçok ülkede sahnelenmiş. Wilhelm Reich eserinde bugünün modern görünümlü “sıradan” insanına “Küçük Adam” şeklinde seslenir ve eser ‘küçük adam’lara yapılmış ağır bir eleştiri ve sarsıcı bir çağrı niteliğindedir. Dinle Küçük Adam, aslında insanlığa toplu bir sesleniştir. Oyun, Aylin Gündoğan’ın rejisi ve televizyonların fenomen oyuncusu, “Seksenler dizisinin 46’lık Basri Abisi” Mehmet Elmas’ın yorumuyla yeniden hayat buluyor. Enez’li sanatseverlerin yoğun ilgisi ile karşılaşan tek kişilik gösteri, Enez’deki tiyatro ihtiyacını tekrar gündeme getirdi. Özellikle genç tiyatro severler bu tür etkinliklerin Enez’e daha sıklıkla gelmesini talep ettiklerini dile getirdiler.
Dinle
Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com
on
Cumartesi, Ekim 28, 2017
Rating:
Off damardan bir yazi olmus bu. Kendimizi arayisimiz hiç bitmeyecek sanirim. Çok sorgularim ben de kendimi bu anlamda. Ama gelisimimizin de bir parçasi. Sevgiler canim 😊
YanıtlaSilSevgiler benden Derya'cım ;)
SilDamara sızabildiysem, kan çekmiş demek ki ;) ne mutlu bana.Çok teşekkürler...
Haklısın Aytül'cüğüm hissettemeden yazmamalı hatta hiçbir şeyi hissetmeden, yürekten istemeden yapmamalı. Ne bileyim kimse evlenmiş olmak için, başkaları "kız kurusu, evde kalmış demesinler diye" evlenmemeli. Her şey yürekten gelecek. Ben o yüzden haftada bir sevdiğim çizgi dizimi yayınlıyorum, nadirdir her gün bir yazıyı yayına sokmam. Gerekir, hissederim o zaman yazarım. Aman illa ki, bir şey yazayım. Yok öyle bir derdim, tasam hiç de olmadı.
YanıtlaSilÇok güzeldi, eline sağlık.
Müjdecim tam da dediğin gibi.Hiç bir şeyi hissetmeden yapmamalı.Ya da insan, her şeyi, hissettiği gibi yaşamalı demek daha doğru.Bu arada .Hem çok keyifle okuduğum, hem de çizimlerine hayran olduğum çizgi dizine bayılıyorum ;)Ona ayırdığın bunca zaman, ne kadar hissederek yaşadığını gösteriyor zaten.
SilTeşekkürler canim...
Ne güzel anlatmışsın içindekileri,,, Öyle evirip çevirmeden içindeki gibi ♥
YanıtlaSilYazmaya hep devam et aynı gönlündeki gibi...
Ne güzel sözlerin,
SilTıpkı şiir gibi ;)
Çok teşekkürler canim.Gönlümüzle, yaşadığımız bir olsun ;)
Çok güzel bir yazıydı. Okurken bitmesin istedim. İyi ki blog adı öyle seçilmiş. Ayna Hikayesi bize ne güzel hikayeler yansıtıyor.
YanıtlaSilDinle Küçük Adam'ı yıllar önce çok severek okumuştum. Altını çizdiğim çok cümlesi vardı.
Çok teşekkürler.
Sevgiler.
Ben teşekkür ederim Makbule ;)
SilNasıl daha önce okumamışım diye hayıflandım açıkçası.Çok etkilendim.
'Okurken bitmesin' benim için çok özel bir cümle.Nadir kullandığımdan, derinliğini bilirim.Çok sevindim.
Sevgilerimle...
Hem ayna ol sevgili Dost, hem de aynaya ışık...
YanıtlaSilIşıklar birleşip evreni yeniden aydınlatsınlar diye dost...
SilYaşamın anlamı arayışta belki de; aradığında bir şey bulup haa! diyorsun arkasından o bulduğunla yola çıkıp başka bir şeye rastlıyorsun derken bitti-İşte bütün hikaye bu kadaaar. :)
YanıtlaSilYazınız çok hoştu. :)
Ne güzel özetlemişsiniz ;)
SilÇok teşekkürler.
O kadar zevkle okudum ki Aytül. Aklıma hemen ad benzerliğinden olmalı bir kitap geldi. Babam özenle seçtiği kitapları elimize tutuşturur, okuduktan sonra da üstünde karşılıklı yorumlaşırdık. Sanırım ad benzerliğinden anımsadım. Kitabın adı "Küçük Adam Ne Oldu Sana?" idi. Ama şimdi içeriğini ve yazarını da hatırlayamıyorum.
YanıtlaSilBu kitabı okuyacağım.
Sadece hissettiğinde yazmak en doğrusu zaten. Öyle bir gerginliğe girmek doğru değil. İç sesini duyanlar, dış sesleri de daima empatiyle dinlerler. Eline sağlık kızım. Sevgiyle kucaklıyorum seni :)
Çok teşekkürler Ece ablacım."Küçük Adam Ne Oldu Sana" kitabını merak ettim ve netten baktım şimdi.Hans Fallada tarafından yazılmış. Yılmaz Onay tarafından sahneye uyarlanmış seyirlik müzikli oyun olarak geçiyor aynı zamanda ;)
Sil"İç sesini duyanlar, dış sesleri de daima empatiyle dinlerler." çok doğru ve güzel bi cümle.Ben de seni kucaklıyorum sevgiyle ablacım ;)
Teşekkürler yazarın adı için. Alır tekrar okurum belki. Sevgilerimle kızım :)
SilBu güzel yazın için teşekkürler. Bence de artık herkes tiyatroya gitsin. Neden kimse gitmiyor anlamıyorum. Bu arada yeni keşfettim izleyici gadgetı problemi olduğundan g+dan takip ediyorum. seni de beklerim.
YanıtlaSilbirsenle.com
Hoş geldiniz ;)
Silİzleyici gadgetinde sıkıntısı oluşmuş nedense.Ama halloldu.Teşekkürler uyarı için.Takipteyim ben de sizi.
Yaşasın tiyatro, yaşasın sanat ;) Çok teşekkürler.
O gün gelse de herkes tiyatroya gitse :)).
YanıtlaSilUmarım yakındır ;)
Sildinle küçük adam, wilhelm reich ın inanılmaz kitabısı yaaa.
YanıtlaSilEvet Deepcim ;) Bir de bu inanılmaz kitabın sahnede canlanması müthiş!
SilYazdıklarını okurken bir çoşku kaplıyor kalkıp yapmam gereken bir şey varmış gibi hissettiriyorsun,enerji yüklü.
YanıtlaSilEllerine sağlık canım benim.
Haticecim nasıl güzel sözler... Çok mutlu oldum böyle hissetmene.Çok çok teşekkürler canimm...
SilHala tiyatroya değer veren, sanattan anlayan insanları görmek kadar mutluluk verici bir şey yok.
YanıtlaSilBirbirimizi buldukça mutlu oluyoruz o halde ;)
Sil"Ayna,ayna söyle bana bende benden içeri biri varda ben hala niye bulamıyorum"
YanıtlaSilAraya,araya yoruluyorum.
Seni ve sizler gibileri sizden-senden içeri bulunca,kendimi aramaya ara verip bu molalarda,esinlenip rüzğarlarınızla ;
Savrulan buğday misali,yalnız olmadığım bu tarlada başaklarımı taçlandırıp,ışıklar saça saça kendimi aramaya devam ediyorum...
Çoğalın başaklar ne olur...!
Çoğalın yalnız kalmaktan bu koca tarlada,çekirgelere yem olmaktan çok korkuyorum.
Emeğine sağlık geç kaldığıma değdi yine güzel söz-seslerin.
SEVGİLİ...
Beni duyabildiğini biliyorum, Sevgili...
YanıtlaSilIşıl ışıl başakların içinden bile seçebiliyorum sendeki tacı...
Çekirgeler olsa da koca tarlada,
Görmez, duymaz, hissetmez olan karanlığın yansıması,
Sadece başakların daha çok parlayıp,
Birbirlerini bulmasına yarar.
Aynaya tekrar bak, bulmuşsun...