Beni İzmir Değil, Google Tanısın.

Popülerlik mi,  İşlevsellik mi?

İlk Türkçe Bloglar listesinde yer alan 'Pi - Nik Kuş' bloğunun sahibesi Ayça Oğuş'un cümlesinden esinlendim, kendime uyarladım başlığı 😊 Çünkü tam da, kendimi anlatmak için doğru sözcükleri ararken rastladım ona.Kendisi de diyor ki, "Popüler olmama gerek yok, işlevsel olsun yeterli ve ben bunu başka bir şeyle de sağlayabilirdim.Çünkü beni İstanbul değil Google tanıyor."

Bugün bir mail aldım.Önce hiç üzerime alınmadan öylesine okudum.Sonra bir daha okudum.Başvurum 6 çok değerli Bloggerın değerlendirmesinden geçmiş ve onay almış.  'İnterneti Bloglar Kurtaracak' diyen ve bu inançla yola çıkan; Evren Soyuçok tarafından 5 Kasım 2016 tarihinde hayata geçirilen "Gelecek Vadeden Bloglar"  ın yeni üyesiyim artık 😊 Çok mutlu oldum 😍 Bunu burada ve sizinle paylaşmamın özündeyse bana düşündürdükleri yatıyor.

Facebook dışındaki diğer sosyal ağlarda pek aktif değilim açıkçası.Hepsini kullanarak daha çok kişiye ulaşabileceğimizin farkında olmakla birlikte alışamadım henüz.Neyse, bu sevinçle, listede yer alışımı Faebook'ta paylaştım.Ardından beklemediğim kadar tebrik olunca bu sefer kendimi anlatma telaşına düştüm.Sonuçta birileri beni keşfedip bir ödülle buluşturmadı, ben başvuruda bulundum.Yine de, bu kadar değerli insanlar tarafından değerlendirilerek bu listede yer alabilmek bile benim için çok önemli.Ama, kendine üstünlük belgesi verildiğini zanneden egosu tavan biri gibi görünmek istemem.Bloğu 6 ay ile 2 yıl arasında olan tüm arkadaşlar yukarıda verdiğim linkten katılım sağlayabilirler.

Çevremdeki insanlarla bu konudaki konuşmalar, asıl ne yapmak istediğime dair kendimi ifade etme isteğine dönüştü.Takipçi sayısı, yorumlar vs. hepsi çok mühim tabii ki.Sonuçta okunduğumuzu bu şekilde anlayabiliyoruz.Oluşan arkadaşlıkların güzelliğine girmiyorum bile zaten.İlk günlerde iki görüntülenme alsam mutlu oluyordum.Tüm blog yazan arkadaşlar bilir bu duyguyu :) İşte tam bu nokta,  kendimize; "Ne İstiyorum?"  diye sormamızın zamanı.Popülerlik mi, işlevsellik mi ? Açıkçası, popüler olmayı tercih edenler için Youtube'un daha elverişli olduğu ortada.Benim kızım da dahil, çocuklarımızın bile, birer kanalı var günümüzde.Malum aceleci yaşadığımız için de, zaman almayacak, yormayacak, şipşak ne varsa genelde oradan yürüyoruz.Tabii ki, sosyal mecralar, videolarla desteklemek okuyucu kitlesindeki artışta rol oynar.Ama amaç popüleriteyse, okunmayı seçmek, kulağı tersten tutmak gibi oluyor.Öte yandan, yazdıklarımızı sadece kendimiz okumak isteseydik, -eskisi gibi- bir defter ve bir kalem işimizi rahatlıkla görürdü.Dolayısıyla, hepimizin ortak derdi çıkıyor ortaya; okunmak.

"Blog yazarak hayatını nasıl sürdüreceksin? Geçerli bir mesleğe sahip olamazsın, dünyayı değiştiremezsin... Orası sadece hobi alanı, ne diye vakit harcıyorsun o kadar... " diyenler elbet olacak.Oysa,sınırlarını kendimizin çizdiği, kendimizin genişlettiği işimizin naçizane patronları değil miyiz? Bloğumu bir işletme olarak görüp para kazanma odaklı açmadım.Tek amaç başkalarına ulaşabilmekti.Yazmanın tadını duyumsayan herkes bilir bu duyguyu.Ve tabii ki, severek yaptığım yazmak eylemiyle, üstüne üstlük gelir de sağlayabilirsem ne ala.Çünkü o zaman sevmediğim, beni mutsuz eden başka bir işe çok da gerek kalmaz.Ticari kaygıyla yazmanın samimiyeti yok edeceğini düşünüyorum.Her şey kendiliğinden olmalı.Tam bir hayvan sever olduğunuzu varsayalım.Onların bakımı için, zevkle  çalışıyorsunuz.Aynı zamanda vaktinizin çoğunu birlikte geçirerek daha  mutlu yaşıyorsunuz. Ya da zevkle yemek yediğiniz öğünler için para kazandığınızı düşünün.Para kazanmak için çok yerseniz, işin zevki biter.Halbuki para kazanmanıza yol açan, zevk alıyor olmanızdı.Amaçlarla araçları karıştırmamak gerek.

Takipçi sayım belli bir düzeyde kalabilir.Benim için önemli olan ne kadar okuyucuya ulaşabildiğim.O yüzden dışarıda yürürken birilerinin beni şimdinin popüler sözcüğü, "Fenomen" olarak tanıyor olmasındansa, en önemli iletişim kaynağı Google'ın tanıması; yazdıklarımın çok insana ulaştığını, ve benim, hayalimi gerçekleştirebildiğim anlamına gelir.Ve yine o yüzdendir ki, "Beni İzmir değil, Google tanısın" diyorum 😊

Dün bu listede yer aldığımı öğrenmemin ardından rutin hayatım gereği, market alışverişi için dışarıya çıktım.Hava da İzmir'e yakışır bir bahar havası.Şarkı mırıldanarak yürüyorum yolda.Keyfim yerinde ;) Kaldırdım başımı ve dedim ki; "Evrenin gücü adına" 😊 Kendimi He-Man gibi hissettim.O "Gölgelerin gücü adına" derdi ama, olsun ;) Bana bu cümleyi hissede hissede söyleten, evrene gönderdiğim enerjilerin bana geri dönüşüydü sonuçta.

Ve son olarak yazan yazmak isteyen herkese bir çağrı; Sizin de bloğunuz olsun.Yaşamınızı kaydedin😍