Hayvanlar Ve Kendi Kuyruğunu Yiyen İnsan




"Bunu yapanlar bir grup garip, korkutucu, çirkin, ve tüyleri olmayan yaratıklar.Kana susamış korkunç canavarlardan söz ediyorum.Kendilerine insan diyorlar.Her şey gün gibi ortada.İşte bu yüzden birşeyler yapmaya mecburuz.Suyu özgürlüğüne kavuşturmalıyız.
Bunca yıldır sürüsüne bereket insaoğluyla karşılaştık.Hep yağmaladılar ve katliam yaptılar.Herşeyi defalarca tekrar tekrar yok ettiler.Biz de buna izin verdik.Bu yüzden de sahip olduğumuz herşeyi kaybettik.O güzel yurdumuz artık yok.Bir zamanlar her renkten çiçeğin çiçeğe durduğu topraklar şimdi kıraç ve çırılçıplak.Binlerce tür kuşun sürü halinde şakımalarıyla titreşen havasında artık yalnızca sessizlik hüküm sürüyor.Bir zamanlar dalgalarla kucaklaşan ayı balıkları ve diğer deniz canlılarının olduğu yerde tüm yaşam sona erdi.Galapagos, o şahane yurdumuz artık küçücük, yıkık dökük, siyah, karanlık ve petrole bulanmış bir harabeden başka birşey değil.Zaten bütün dünya siyah, karanlık ve petrole bulanmış bir harabe.Bulunduğumuz bölge hariç elbette.Ama durdurmak için bir şey yapmayacak olursanız, burası da yeryüzünde pis bir lekeye dönüşecek.
Çünkü insanoğlu toprağa tavrında; gece gelip herşeyi alıp giden bir hırsız gibidir.Yaşamak için kendi kuyruğunu yiyen bir yılana benzer.Ancak dünyanın sahibi insanoğlu değildir.O sadece küçücük bir zerresi.Hayat kumaşını insanoğlu dokumadı.O kumaşın bir ipliği.Ve; tehdit.Çünkü hepimiz aynı havayı soluyoruz.Sulak yeşil ormanların sisleri, Raki dağlarından kopup gelen rüzgarların getirdiği canlılık, serinleten ve yıkayan bir yağmurdan sonra gelen yelin taşıdığı o mis gibi kokular, bitkiler insanlar ve biz hayvanlara ait kokulardır.İnsanlığın farkına varamadığı şey şu; toprağa yaptığı herşeyi sonuçta kendine yapıyor demektir.Toprak sonunda mahvolduğunda, hayvanlar sürüldüğü ya da öldürüldüğünde insanoğlu tek başına hüküm sürecek.İşte o zaman kayıp ve başıboş bir halde o da yeryüzünden silinip gidecek.Yani insanlığa karşı kendinizi savunmayacak olursanız, her biriniz yok olup gideceksiniz."

Bu sözler Sevimli Hayvanlar isimli animasyon filmdeki bilge kaplumbağaya ait.Ama filmdeki tüm hayvanlar birer kahraman.Kızımın; ''hadi bu akşam bir değişiklik yapalım'' demesiyle kendimizi filmin içinde bulduk.Büyük değişiklik ;) Ama ailecek keyifle geçirilen her vakit, en güzel değişikliktir.Hele benim gibi yıllarını çalışmaya adamış olanlar iyi bilir böyle zamanların kıymetini.
Son zamanlarda izlediğim bence en iyi filmdi.Mehmet Ali Erbil'in seslendirmesi, "vay be Shrek tadında mı?" duygusu uyandırdı önce.Film aslında 2011 yapımı.Tesadüfen bir tv kanalında denk geldi.Teknolojinin güzel yanını kullanarak, geri alıp alıp yazdım bilge kaplumbağanın sözlerini.46 Yok Olan İzlemediysen Uyuyakalabilirsin ' i yazarken de aynı taktiği uygulamıştım ;) O muhteşem bölümde de anlatılanlar, buncacık emeğe değerdi şüphesiz.Amacım film tanıtmak değil üsluptan da anlaşıldığı üzere.Ama bir kitapta, bir filmde, bir tiyatro repliğinde öyle sözler duyar veya okursunuz ve; "tam da anlatmak istediğimi nasıl da güzel anlatmış" dersiniz ya...İşte bunlar öylelerinden.Üstüne ne ekleme, ne çıkarma yapmaya gerek olmayanından.Kendi kuyruğunu yiyen bir yılana benzeyen, insanoğlu ırkından olmaktan benim gibi utanan ve hala farkında olmayanlara gelsin.Hala kayıp ve başıboş yaşamlarımıza ...



Hayvanlar aleminden bir mesajınız var, çünkü onlar çok zorlu şartlarda yaşıyorlar ve bu tamamen dünyanın dengesini bozan biz bencil yaratıklar yüzünden... Aslında kendi hayatlarımızı da zorlaştırıyoruz ya yarını düşünmeden...İnsanoğlunun kendi kendini yok etme güdüsüne karşı başlatılan bu nükteli ama anarşik başkaldırı, 'hayvanların artık canına tak ettiği bir gün' başlar. Hayvanlar, insanlara başkaldırmak ve tüm yaratıkların çoğalıp yaşayabileceği bir dünyayı korumak için birlik olurlar.
Yapımcılığını Constantin Film ve Ambient Entertainment'ın üstlendiği, Avrupa'nın ilk üç boyutlu (3D) uzun metraj sinema filmi olma özelliğini taşıyan filmin teknik özellikleri ve yaratılan görsel dünyası bir hayli güçlüyken, birbirinden ilginç karakterleri de filmi daha ilginç kılıyor. 
Animals United/Sevimli Hayvanlar'da da bu konu günümüz sorunlarından birine, insanların dünyayı hayvanlar ve bizler için daha zor yaşanabilir bir yere dönüştürmesine odaklanarak uyarlanmış. Dünya, bencilce yaşayan insanların yaptıklarıyla hayvanlar için yaşanması neredeyse imkansız bir hal almıştır. 
Sevimli Hayvanlar filmiyle, yaşanan olumsuzlukları göreceğimiz bir yolculuğa çıkıyoruz; Avustralya'da, insanoğlunun dikkatsizliği ve küresel ısınmayla aşırı sıcaklar birleşerek büyük yangınlar çıkarmaktadır. Kutuplarda da durum farklı değildir; buz kütleleri erimektedir. Bir taraftan da dünyanın başka bir bölgesinde denize dökülen petrol, bölgede yaşayan tüm canlıların hayatını bitirmiştir. Dünyanın dört bir yerinde yaşanan bu durum sonucunda; kutuplardan Suşi, Galapagos Adaları'ndan iki dev kaplumbağa Winston ile Winifred, bir Fransız horozu Charles ve Avustralya'dan kanguru Toby ve Tazmanya canavarı Smiley, bir küvetin içinde okyanusları aşarak Afrika'nın en büyük deltası Botsvana'daki Okavango Deltası'na gelirler. Sorun şudur ki bu sene o bölgede de zorlu bir hayat vardır. Delta'da da su yoktur. Bu sevimli hayvanlar deltada susuz kalma sebeplerini sonunda anlar...Daha fazla bilgiye buradan  ulaşabilirsiniz.

Hayvanlar Ve Kendi Kuyruğunu Yiyen İnsan Hayvanlar Ve Kendi Kuyruğunu Yiyen İnsan Reviewed by Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com on Cumartesi, Haziran 18, 2016 Rating: 5

10 yorum:

  1. Hayvan Çiftliği kitabını okumuştum yakın zamanda, orada da hayvanların insanlara baş kaldırması işleniyor, yazılanlar o kitabı hatırlattı bana. İnsan kendi yaşadığı dünyayı yok oluşa sürüklüyor gerçekten de. Buna dur diyebilecek olan da yine kendisi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayvan Çiftliği hayvanların insanlara başkaldırması konusunu işlemez. Antikomünizm propagandası için yazdırılmış bir kitaptır.

      Sil
    2. İstemi'cim hayvanlar Çiftliği'ni henüz okumadığımdan, yorum yapamamanın yorumunu yazıyorum şu anda ;))

      Sil
  2. Direk anlatımlardan ziyade, başka biçimlere bürünmüş anlatımları daha çok seviyorum.Sanki daha etkili gibi geliyor bana.Öyle çok haykırmak istediklerimizdi ki anlatılanlar, paylaşmazsam olmaz diye hissettim.

    YanıtlaSil
  3. Iyi ki paylasmissin cnm. Insanligin dunyaya verdigi zarar had safhada. Boyle filmler kitaplar diger canlilarin haykirislarini dile getiriyor. Mesaj alinsa keske

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın Derya cım. Elimizden gelen bu deyip işini tamamlamış gibi oturmak gelmiyor içimden. Yapılacak çok şey var mutlaka. Yine de başlangıç noktası farkındalığa dayanıyor sanırım. Kaplumbağa 'nın haykırışını bir kişi bile duysa, bi fayda olur umudumuz

      Sil
  4. Bu animasyonu üç dört kez istemişimdir oğlumla beraber. O izlerken güler eğlenirken beni hep düşündürmüştür. Durum aynen bu ne yazık ki.

    YanıtlaSil
  5. Harika.Benim keşfedişim biraz geç oldu.Ama kızımla izleme şansım olmasına da, rağmen seyredebildiğime de çok mutluyum.Kaplumbağanın konuşmasını yazarken de bayağı bir tekrar izlemiş oldum ;) Şu anda da yangınlar var, hayvanlar ölüyor, doğa katledilmeye devam ediliyor biz insanlarca :(

    YanıtlaSil
  6. Anlatım akıcılık harika Aytül animasyon sever olarak bunu hangi ara kaçırdım anlamadım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Mayıs Yağmur'u sevindim beğenmene.Oluyor bazen öyle gözden kaçanlar ;) Ben de geç yakaladım ;)

      Sil

Blogger tarafından desteklenmektedir.